İDKAM'da 15 Haziran Cumartesi günü "Habitat'tan Çıkan Sonuç Ne?" konulu bir panel düzenlendi. Ahmet Mayalı'nın yönettiği panelde, Yeni Şafak gazetesinden Fehim Taştekin, Mazlum-Der Yönetim Kurulu üyesi ve gazeteci M. Akif Beki ile dergimiz yazarlarından Hüseyin Ceyhan konuşmacı olarak katıldılar.
Ahmet Mayalı'nın yaptığı kısa konuşmada Habitat II hakkında kısaca bilgi verildikten sonra, ilk sözü Fehim Taştekin aldı.
Fehim Taştekin, bir gazeteci olarak Habitat'taki aktüel gelişmeleri aktarmakla beraber, Habitat II'nin amaçları ve tarihsel geçmişine de değindi. Taştekin şunları söyledi: "Habitat II'nin genel amacı "toplumsal ilerleme ve ekonomik büyümenin önemli girdisini oluşturan insan yerleşimlerinin taşıdığı potansiyel sorunlar konusunda dünyada bilinç düzeyini yükseltmek ve dünya liderlerinin köylerimizi, kasabalarımızı ve kentlerimizi sağlıklı, güvenilir, adil ve sürdürülebilir kılma amacını benimsemelerini sağlamak" olarak deklare edilmişti. Habitat I'in sonuçları Habitat II'nin hedefleri arasında yer alıyordu. Taiata ve insan kaynaklarına saygılı olmayı örgütleyen Habitat I'in mimarları, aradan geçen yirmi sene içerisinde yeryüzünü kirletmeye devam etmişlerdi. Habitat I'de alınan kararlar hiçbir zaman uygulanmadı. Çünkü kararların altına imza atanlar aynı zamanda kentleri yaşanmaz hale getiren aktörlerdi". Habitat II'nin çelişkiler yumağı olduğunu ifade eden Taştekin, çarpıcı bir örnek verdi: "Habitat'ın resmi söylemi ile yaşananlar arasında bir takım tezatlar göze çarpıyordu. Habitat zirvesinin devam ettiği günlerde ajanslardan şöyle bir haber geçti: "BM'nin Irak'a uyguladığı ambargo nedeniyle yaşlı, çocuk ve hamile kadınların ölüm oranlarında artış kaydedildi. Ağustos 1986'dan bu yana 500 bin çocuk öldü." Irak'tan kopan bu çığlık insan yerleşimlerine çözüm getirmek için düzenlendiği iddia edilen BM zirvesinin şatafatlı atmosferine ulaşamadı".
Taştekin, "Kent sorunlarının çözümü için büyük bir umut olarak telakki edilen Habitat II, şatafatlı bir törenle sona erdi. Ancak Habitat II, açlık ve sefaletin gerçek nedenlerini görmedi veya görmek istemedi. Açlık ve sefalet ise, Habitat'a aldırış dahi etmedi" diyerek konuşmasını tamamladı.
İkinci konuşmacı Mehmet Akif Beki, sivil toplum kuruluşlarının konuya bakış açılarını ve Mazlum-Der'in Habitat'a katılımını değerlendiren bir konuşma yaptı: Beki, özetle şunları ifade etti: "NGO Forumu'nun gündemi, çoğunlukla şehirleşme, yerleşim, göç sorunu, çok kültürlülük, hoşgörü ve dinler arası diyalog, uyuşturucu bağımlılığı, gençlik, kadın ve aile konularında yoğunlaştı. Mazlum-Der'in düzenlediği konferansların konusu da, kadının toplumsal konumu, Türkiye'de yargı sisteminin açmazı, göç sorunu ve çok kültürlülük krizi şeklinde oldu. Mazlum-Der standı, protesto ifade eden siyah fonu, zulmü ve zalimi kınayan afişleri ve Güneydoğu dramını yansıtan resim sergisiyle forumun en ilginç standları arasındaydı ve oldukça yoğun bir ilgiye mazhar oldu. Katılımın beklenenin çok altında gerçekleşmesi ve organizasyondaki bozukluklar gözönüne alındığında Habitat II'nin abartıldığını söylemek mümkün. Hatta, yaşanan düş kırıklığını 'dağ fare doğurdu' deyimiyle ifade etmek daha doğru olur".
Üçüncü konuşmacı olan Hüseyin Ceyhan, globalleşme üzerinde durduğu konuşmasında BM'nin önceki konferanslarını da gözönüne alarak bir değerlendirme yaptı. Ceyhan, "Bu tür global/küresel konferansların amacı, özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeleri hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde Batı tipi kurumsallaşmalara ve yönetim felsefesine yöneltmektir" diyerek, BM'nin bu tür konferanslara önem vermeye başlamasının sebebini bir imaj değişikliği arayışı olarak nitelendirerek, BM'nin tarihsel misyonuyla ilgili geniş bir çerçeve sundu. Ardından HABİTAT'tan çıkan sonucu, Fidel Castro'nun şu cümlesiyle ifadelendirdi: "Sürdürülebilir sömürgecilik (yerleşimcilik değil!) kavgasıyla ortaya çıkartılmak istenen tüketim toplumudur". Ceyhan, buna bağlı olarak Habitat'tan toplumsal problemlerle ilgili iki önemli sonucun ortaya çıktığını ifade etti: A-Modernleşme illetiyle toplumsal duyarsızlığın, ahlaksızlığın, nihilizmin, depolitizasyon ve cinsi sapkınlıkların kıskacında olan batı toplumları ve B- Halen temel insani ihtiyaçlarından yoksun Doğu ve Güney toplumları.
Ceyhan, tartışmalardan "tencere dibin kara" misali, devletlerin insan haklarını çiğnemekte ve ihlal etmekte bir diğerinden aşağı kalmadığını edinildiğini söyledi. Bu meyanda, TC'nin çelişkisine değinen Ceyhan, "hakim oldukları coğrafyayı yaşanmaz hale getirenlerin, yaşanabilir çevre toplantıları düzenlemeleri bir aldatmacadır" diyerek ve ''Altı milyar dünyalı Türkiye'ye, ya köyleri yakılan milyonlar nereye?" sorusunu sorarak konuşmasını tamamladı.