Kalpleri taş kesilmiş kalabalığın çölünde
Taptaze umutlarınla
Çiçeklenen sabırlara bürünüp
Güneşin türküsünü söyle
Canların sızlayan ağrısına
Kayıp insan ve tabiat çağına
Hüzünlü gözlerinle bak
Günler coşkulu bir ırmak gibi aksın alnından
Korkunun akşamları son bulsun
Sen güneşin türküsünü söyle
Dağların yüklenmekten kaçındığı emanetin ağırlığında
İmanın ve cihadınla
Göğsünü gere gere dosdoğru halinle
Katliamlarla sesleri kesilmesin
Donmasın bakışları çocukların
Dinsin gözyaşları zulüm altında inleyen mazlumların
Ölümlerin üstüne üstüne onurlu direnişinle
Güneşin türküsünü söyle
Yankılar besleyen dağlardan yayılsın
Elinden yükselsin güzellikler
Nice bengisuyu taşısın bahar düşü gözlerin
Dağılmış paramparça olmuş ümmetin alnına
Çakarak güneşin türküsünü
Sür namluya kızgın yürekleri
Bak sıkılmış bir yumruk gibi umutlar
Gün doğacak ışıyacak dağlar
Zeytin karası gözlerin özlem ateşi
Görüyormusun kışa direnen kardelenleri
Ayışığında suskun çocuk yüzleri
Bir isyanı çağır serpilsin coşkun nehirler gibi
Kül rengi bulutların ortasından
Haykır güneşin türküsünü
Sürdüreceğiz inanmayı adanmayı
Sımsıkı tutun cihad edenleri alnından öpen kitabı