Global Emperyalizmin Şeytani Kavaramı: “Terör”

Suat Parlar

Bildiğiniz gibi devlet terörü gündemdeyken "terör" ve "İslamcı terör" 21. yüzyılın güvenlik paranoyası haline getirildi. Bir çok müslüman ülkede bu amaçla İslami hareketlere karşı geniş çaplı tasfiye operasyonları uygulandı. Eğitim müfredatlarından, finansal yapılarına kadar yapısal değişiklikler dayatıldı.

Bu yeni süreçte "terör", "devlet terörü", "İslamcı terör" söylemini ve bir uluslararası müdahale enstrümanı olarak "terör"ü nasıl tanımlıyor, yaşanan süreci nasıl algılıyorsunuz?

Terör, etrafa dehşet ve korku salarak insanları sindirmenin genel adıdır. Korkuları ile baş başa, yakınlarının başına gelecek kötülüklerin beklentisi ile kendi içlerine kapanan insanları hiçbir şey görmüyormuş, duymuyormuş, kısacası yokmuş, yaşamıyormuş gibi davranmaya mecbur hale getiren araç, yöntem ve kurguların bileşkesidir terör.

İnsanları sindirme gücüne sahip olanlar açısından terör, amaçlarını gerçekleştirmede en uygun ortamı sağlar. Ancak bu öyle bir ortamdır ki, insanları terörist ilan etmenin, teröristlikle suçlamanın gerekçelerine dayanır. Terörü dehşet boyutu ile uygulamaya koyan egemenlik sistemleri, aynı zamanda onu varlıklarını meşru hale getiren şeytani bir gerekçe olarak değerlendirirler. Bu temelde, terör rejimleri ortaya çıkar. Söz konusu terör rejimleri yasal, idari, yargısal ölçütlerini "terörle mücadele" kurgusuna oturturlar. Terör belirli bir fiil kategorisinin tanımlanabilir olgusu olmaktan çıkarılır. Başlı başına ayrı bir suç kategorisine, hem de verilecek cezanın ve infaz koşullarının ağırlaştırılmasını öngören bir suç kategorisine dönüştürülür. Suç ile fiil arasındaki bağlantının koparılması, terörün belirli bir fiil temelinde kesin bir tanımının olmaması, her yana çekilebilir ve güvenlikten, milli çıkarlara kadar geniş bir alana yayılan gerekçelerle neredeyse tüm beşeri karşı çıkışları terör suçuna dönüştürebilir. Böylece herhangi bir fiilden bağımsız olarak önce suçlu belirlenir; yani birileri terörist ilan edilir, daha sonra onların her yaptığı terör suçu kapsamına alınır. Suç fiilden koparıldığı ve kişiye bağlandığı ölçüde, hiçbir fiilde bulunmamak bile, suçsuzluğun değil, teröristliğini belli etmeyen kurnaz ve tehlikeli bir tavrın delili sayılır. Böyle bir ortamda neyin suç olup, neyin olmadığı bilinemeyeceği gibi bugün suç sayılmayan bir fiilin daha sonra suç sayılıp failinin cezalandırılmayacağının da güvencesi yoktur. Böylece herkes, insanlığın gereği olarak yerine getirdiği okuma, konuşma, yazma, toplanma, dernek kurma, vs. eylemlerinin sonucunda bugün değilse bile yarın suçlu durumuna düşebilir. Bu riski bertaraf etmenin tek yolu ise insan olmamak ve kalmamak, açıkçası ölü taklidi yapmaktır. İşte global vahşet cephesinin dayattığı 'devlet terörü'nün zirvesidir bu. Merkezinde batının değerleri ve "masumiyeti" bulunan anlayış, tek tek toplumlar düzeyindeki bu ifritleştirme kampanyasını tüm dünyada uygulamanın "ahlaki" gerekçesini oluşturur. Batı bilincinin derinliklerinde kök salmış bulunan ifrit günümüzde, ekonomik, kültürel, ideolojik ve askeri saldırının temel gerekçesidir. Bu ifrit, Müslüman toplumların değer ve varlıklarında somutlaşıyor. Bugün terör adına her ne var ise global emperyalizmi bir gün fazladan yaşatmak için yaratılan bir dehşetle özdeştir.

Dayanışma duygularımla...