2012 tarihli Suriye Anayasasının 75. maddesine göre Suriye’deki yasama organı olan Halk Meclisi, genel af onaylama yetkisine sahip. Bu ilke, mülga 1973 tarihli Suriye Anayasasının 73. maddesine dayanmakta ki söz konusu ilke genel affı onaylayan otoriteyi belirtmenin ötesine geçmiyor.
Yürürlükteki Suriye Anayasasının 108. maddesine göre yalnızca Suriye cumhurbaşkanı özel nitelikte bir af çıkarma yetkisine sahip.
Yukarıdaki iki maddede görüldüğü üzere Beşşar Esed, kafasına göre çıkardığı kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) genel af çıkarma konusunda tamamen tekelleşmiş durumda. Bu eylemin hukuk literatüründeki tanımı; yürürlük yetkisinin yasama yetkisi üzerinde kötüye kullanılmasıdır.
Esed, 23 Ocak’ta ordu personelinin ülke içi ve ülke dışındaki firarilik suçlarıyla ilgili bir genel af çıkardı.
Çıkartılan KHK ile ülke içi firar suçu failleri için1950 tarih ve 61 sayılı KHK ve değişikliklerinde çıkartılan Askerî Ceza Kanunu’nun 100. maddesinde öngörülen cezanın tamamının affedilmesi hükme bağlandı.
Aynı zamanda bu kararname ile birlikte, söz konusu Kanun’un 101. maddesinde öngörülen ülke dışı firar suçu failleri için de bir genel af çıkartılmış oldu.
Aynı kararnameye göre, adalet firariler ve bunun yanı sıra ülke içi firariler üç aylık; ülke dışı firariler ise dört aylık süre içinde teslim olmadıkça ilgili Kanun’un hükümlerine dâhilolamayacaklar.
Genel af ilkesi, af talimatında değinilen durumlar için Ceza Kanunu’nun etkilerini durduran ve kamusal hakların kaybedilmesine yol açan, belirli bir eyleme ait ceza ehliyetinin kaldırılması olarak anlaşılmakta. Bu nedenle esasen anayasal ve hukuki açılardan, genel af yalnızca yasama organı tarafından çıkartılabilir.
İsminin açıklanmaması şartıyla konuşan bir avukat, kaynağını Anayasadan alan genel affın aslında kararnameyi çıkartan kişinin popülaritesini artırmayı hedeflemediğini ancak Cumhurbaşkanı Esed’in bunu bu şekilde yaptığını ifade ediyor.
Şam’da bulunan avukat, Cumhurbaşkanının rejiminin vahşiliğini örtbas etmek için insanları affeden bir lidermiş gibi gözüküp yürütme kuvvetini gasp ederek Anayasayı ihlal ettiğini veaffın 2021 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen önce çıkartılmasınınbunu açığa kavuşturduğunu söyledi.
Esed’in düşük popülaritesi, haysiyete, konuşma özgürlüğüne ve insan haklarına saygının olmadığı Suriye toplumu ve benzer biçimde devlet içinde artan güçlüklerle başa çıkmadaki güvenlikçi zihin yapısına dayanmakta.
Esed’in düşük popülaritesi, belirli bir olaya ilişkin genel af çıkarma gibi kısa vadeli bir olayla ilintili değil, çünkü böylesi bir eylem ülkedeki ana talebe; yani mevcut rejimin Suriye toplumu içinde artan krizlere ve suistimallere rağmen hayatta kalmasına hitap etmeyecektir. Dolayısıyla bir genel af nedeniyle Esed’in popülaritesinde beklenen herhangi bir artış birkaç günü geçmeyecektir.
Adını paylaşmayan avukata göre, Suriye Parlamentosunun son 20 yılda çıkardığı iki genel af (birincisi 2000 tarih ve 17 sayılı genel af ve ikincisi 2002 tarih ve 56 sayılı bazı askerî suçlar için kısmi af yasası) hariç olmak üzere Suriye’nin yasama kuvveti olan Halk Meclisi artık herhangi bir genel af yasası çıkartmıyor.
Bu gerçekler ışığında Halk Meclisi anayasal gücünü tamamen Esed’e bırakmıştır ki o da Parlamentonun Anayasanın kendisine vermiş olduğu bu yetkiyi kullanma konusundaki isteksizliği karşısında bu gücü kendi tekelinde toplamıştır.
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname
Kanunlar Halk Meclisininoturumları sırasında çıkartılır. Kararnameler isecumhurbaşkanı tarafından yasama görevleri dışında çıkartılır ve hem kanunların hem de KHK’lerin kendi bağlayıcı yasama kökenleri ve kuvvetleri mevcuttur.
KHK’ler normlar hiyerarşisinde kararnamelerin en üstünde yer alır ve hiyerarşik bakımdan kanunlarla aynı kuvvettedirler, kanunlardan ayrıştıkları tek nokta kim tarafından çıkartıldıklarıdır. KHK’lerin alamet-i farikası Halk Meclisi oturum dışıyken özel durumlarda ve aciliyet durumunda çıkartılmalarıdır. KHK’ler kanunları, kanunlar ise KHK’leri değiştirebilir ve ikisi birbirini ilga edebilir.
Ordudan Kaçanları Ele Geçirmek İçin Bir Tuzak
Avukat ayrıca ordudan kaçan ve genel affa dâhil olan ordu personelinin kendilerine bir tuzak kurulduğuna dair duyulan şüpheden bahsetti.
Son affın amacı, personel kıtlığı yaşanan orduya daha fazla insan gücü sağlamak.
Orta Doğu Enstitüsüne (Middle East Institute) göre, Suriye rejimi ordusu on yıllık savaşta ciddi bir kayba uğradı. Firarlar, ölümler ve finansman eksikliği saflarını tarumar etti. Şam’ın resmî ordusunu tam olarak mevzilendirememesi paramiliter milislerin yükselmesine ve rejim yanlısı yabancı savaşçıların akınına sebep oldu.
Kuzey Suriye’de karşı gruplara katılan ordu kaçakları eğer teslim olurlarsa Suriye istihbaratı tarafından tutuklanma korkusuyla karşı karşıya. Avukat, “Onların kaderini yalnız Allah bilir.” diyor.
Esed, 2000’lerde iktidara gelmesinden bu yana hapishanedeki hükümlülerle ilgili çıkardığı KHK afları konusunda “rakipsiz” kabul ediliyor. Ancak bu KHK’ler düşünce mahkûmlarını, politikacıları ve 2011’de başlayan Suriye Devriminde barışçıl faaliyetlere katılan eylemcileri kapsamıyor. Aksineadi suçları, kural ihlalleri, uyuşturucu kaçakçılığı ve dolandırıcılık suçlarının faillerini kapsıyor.
Genel aflar, dosyalarını kimsenin incelemediği kişilere verilmekte ve bu da yargıdaki sıkışıklıkları hafifletmek veya karşı koyamayacağı dehşetli durumlar olmasaydı suç işlemeyecek durumda olan kişileri mahkûmluktan kurtarmak için çıkartılan özel nitelikli aflardan farklı olarak cezalandırmanın sosyal ve disipliner boyutuna zarar veriyor.
Sonuç olarak kanun koyucu nadiren genel af çıkartıyor. Bununla birlikte Esed, ordu suçları için 2011’den beri 17 genel ve kısmî af çıkartarak bu gücü sıkça kullanmakta.
Suriye Kardeşlik Sosyalleşme ve Yardımlaşma Derneği (SACD), son af kararnamesini evlerinden kovulmuş Suriyelileri, özellikle de gençleri, faili meçhuller, keyfî tutuklamalar, işkence ve ölümle karşı karşıya kalacakları güvenli olmayanSuriye’ye dönme konusunda yanıltarak yanlış yönlendirmeye yönelik tehlikeli bir girişim olarak değerlendirdi.
Derneğin geçen Ocak ayında yayınlanan raporuna göre, Suriye’ye geri dönen herkes bir tutuklanma projesine dâhil olmakta ve özellikle de geri dönmeyi düşünen ordu kaçaklarının canları konusunda büyük bir korku gündeme gelmekte.
2020’nin Kasım ayında Avrupa Birliği Adalet Divanı, Suriye’de devam eden silahlı çatışma durumunda askerlik hizmetini yerine getirmeyi reddetmenin sığınma hakkının tanınmasını sağlayabilecek birtakım nedenlerle bağlantılı olduğuna dair “güçlü varsayımlar” içeren bir karar verdi. Bu ve benzeri çoğu durumdaki reddetme siyasi görüşlerin veya dinî inançların bir ifadesi olarak karşımıza çıkmakta.
AB’nin en yüksek yargı mercii, bir kişinin askerlik hizmetini yapmayı reddetmesinin mülteci olarak tanınmak için gerekli beş gerekçeden biriyle bağlantılı olduğunu ifade ediyor.
Avrupa Birliği Adalet Divanı “Suriye ordusu tarafından işlenen savaş suçlarının iyi bir şekilde belgelendiğini ve ordudan firarın Suriye makamları tarafından rejim karşıtı bir ifade olarak sınıflandırıldığını” belirtiyor.
Avrupa Adalet Divanına göre: “Yetkililerin askerlik hizmetini yapmayı reddetmeyi siyasi muhalif bir eylem olarak yorumlaması çok olası.”
Avrupa Birliği Adalet Divanı, sığınma başvurularını inceleyen AB yetkililerini, askerlik hizmetini yapmayı reddetme nedeninin, sığınmacıyı ırk, din, milliyet, siyasi görüşler veya belirli bir sosyal gruba üyeliğe dayalı beş zulmün birine maruz bırakıp bırakmayacağını incelemeye çağırdı.
Enab Baladi / 18 Şubat 2022 / Çeviren: Hamza Gökgöz