Geliriz...

Hikmet Kızıl

Hayat paslı bir yalnızlık, çöker kuytularımıza

Şakağından öperiz biz hüzünlerin

Devrik cümlelerin ortasından,

Ve kentlerin en ücrasından,

Ve kitabın ortasından,

Dingin bir rüzgârın koynundadır öfkemiz…

 

Biraz şairdir akşam

Sonra yılgınlık, yağmur sonrası hüzün

Buğulu camların ardından…

 

Sürgünüz şimdi gözlerimizin yalnızlığına

Irmaklar kurur, şairler ölür

Şiir ayrılığa ulanır…

 

Yorgun kelimeler bilenir umuda

Marşlar bilen yüreğimize serinlik değer

Öfke kınında bir düş yorgunluğu şimdi

Payımıza düşen kedere de razıyız,

Kurşuna şerbetli yüreklerimizle…

 

Beklesin bizi Selahaddin

Kudüs semalarında

Vınlayan bir sapan taşıyla geliriz ey…

Bir deli kurşunla geliriz,

Göğüne Bilal’in sesi değen semalara

İçimizin serin ırmakları,

Çağlasın kentlerin bulvarlarına…

 

Ağlayan bütün harflerin arasından

Deli divane selamları alıp terkimize

Susmalıyız belki ölüm tadında…

 

Hurufi bir cehd ile aşk

Gelip geçince kapımızdan

Gölgesine bulaşsak kâfi.

Bu tini çalınmış tenler ülkesinde

İki kelamı olmalı insanın

İki yüreğe değen sözü,

Sözcükle usumuzda bir infilak,

Fazla söze ne hacet,

Tarihe sinsin sesimiz

Acının sınırında,

Kalbimiz İsrafil suru...