Beni bir ağlamak sardı ellerim tutuşunca
Susunca çığlık çığlık beni anlamak sardı
Derin bir kuyunun içinde kaybolunca
Anlamaksız kalınca, beni bir susmak sardı
Bir deli üşümek sardı, kan sardı, isyan sardı
Sürüldüğüm çöllerde beni bir hazan sardı
Kahkaha sofrasında kan kusuldu kâsede
Bir ağlamak nöbeti tutuştu, alev sardı
Hakikat sardı bu yandan ordan bir hayal sardı
Eşikte dururken soylu bir fikir sardı
Bilemedim nerede aklımın aymazlığı
Ararken gafletimi beni uyanmak sardı
Sorup durdum dervişane kim sardı, niçin sardı?
Dediler bilemeyenler kurtuldu, bilenler sarpa sardı
Bağrına bastı, öksüzleşmiş aklımı karanlık günahlarım
İkra ayeti şefkatle beni ruhuna sardı
Yaşanmamış bir geçmişin mukaddimesi
Kurulmamış bir geleceğin şevki sardı
Anlamın kıyısında beklerken kıyameti
Bir övülmüş el geldi beni ruhuna sardı