Türkiye, terör yasasında yapılması düşünülen değişiklikler ve bunun üzerindeki tartışmalarla, insan hak ve özgürlükleri konusunda önemli bir sınav vermektedir.
Tartışmaların odak noktasını oluşturan 8. maddedeki hükümler, insanların isteklerini, tepkilerini ve düşüncelerini dile getirebilecekleri tüm yolları kapatmaktadır.
Demokrasi, özgürlükleri kısıtlayan engellerin kaldırılması, hukuk devleti gibi iddialarla iktidara gelen koalisyon hükümetinin vaadleri konusunda adım atmaları beklenirken, 163. maddeyi aratacak düzeydeki yeni kanun taslağı "ben müslümanım" diyen herkesi endişeye sevk etmektedir. Bugüne kadar etnik kökenlere karşı takip edilen inkar ve baskı politikaları, insanımızın İslami kimliğini de inkar ederek suç unsuru haline getirmektedir.
İnsanların suçlu zannıyla yakalandıkları yerde yargısız infaz edildiği, etnik kökeninden dolayı suçlu sayıldığı, kanunların keyfi uygulandığı bir ortamda, ne kastedildiği bile belli olmayan bu laiklik maddesi, uygulamada müslümanlara karşı devlet terörüne neden olacak gelişmelere açıktır.
Özellikle laikliği, terörle mücadele yasasına koymak için son derece ısrarlı olan SHP genel başkanı ve başbakan yardımcısı Murat Karayalçın ve benzerleri, kendi parti mensuplarını bile hayrete düşürecek demeçlerle savundukları sosyal demokratlık, halkçılık, hürriyetçilik konusunda ne kadar gayrı ciddi olduklarını göstermiş oldular. Öte yandan açık toplumun temel göstergelerinden olan basın-yayın organları, aydınlar ve insan haklarıyla ilgili bir takım kuruluşların duyarsızlıkları ve görmezlikten gelme çabaları çifte standartlarının yeni Örneğidir. Yine, tarafsız bir kurum olması gereken Anayasa Mahkemesi başkanı Y. Güngör Özden, yetki alanını aşarak ilgili-ilgisiz demeçler vermekte, laikliği bahane edip İslam'a saldırmakta ve böylece müslüman kamuoyunun haklı tepkisini üzerine çekmektedir.
Şunu bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz:
Temel hak ve özgürlükleri bastırma ve sindirmeye yönelik adımlar, Türkiye'yi geçmişin karanlık günlerine götürecektir, özellikle bin küsur yıldır İslam'la bütünleşmiş toplumumuzun inançlarını yaşama ve ifade etme ile, terörizmi aynı ketede değerlendiren son değişiklik, kitlesel tepkilere neden olacak boyutlardadır.
Birlik, beraberlik çağrılarını dillerinden düşürmeyen yetkililere, bu tavırları ile, toplumu; bölünme, şiddet ve kaos ortamına ittiklerini hatırlatmak istiyor, kamuoyunu üzerine düşen görevi yapmaya davet ediyoruz.