Gazze ile Halep’in Kaderi Birbirinden Ayrı Değildir!

Haksöz

Benzeri görüntülerin 2009 Ocak ayında Gazze’de yaşandığına şahit olmuştuk. Şehir kuşatılmış, havadan ağır bir biçimde bombalanıyordu. Kuşatma altındaki şehrin çevresinde kara birliklerinin direnişçilerce püskürtülmesi karşısında Siyonist işgalciler helikopterlerle, uçaklarla saldırılarını yoğunlaştırmaktaydılar. Bu manzara şimdi Halep’te tekrarlanmakta. Direnenler aynı unsurlar, tevhid bayrağı altında toplanmış ve “Allahu Ekber” haykırışlarıyla mevzilerini savunuyorlar. Siyonist ordunun yerinde ise Baas ordusu var. Golan’da süt dökmüş kediden farkı olmayan ama Halep’e gelince aslan kesilen iç işgalci bir güç! Halep muharebesini kazanacak olsa dahi Suriye’yi kaybettiği kesin olan bir diktatörlük!

Gazze ile Halep manzaralarının benzerliği dikkat çekici. Ama benzemeyen şeyler de var. Hassaten Türkiyeli Müslümanların yaklaşımları noktasında bu farklılaşma çok çarpıcı bir görüntü sunmakta. Dün Gazze kuşatması karşısında meydanlara taşan duyarlılık, Halep’te ve tüm Suriye’de yaşanan canavarlık karşısında kimi çevrelerde yerini soğuk analizlere bırakmış bir halde. Suriyeli mazlumların acısını paylaşma ve kardeşlerimizin destansı direnişinin heyecanını sahiplenme hususunda gözle görülür bir mesafe var.

Açık bir zaaf ve hatta kimileri açısından taşınması giderek daha da katlanılmaz yüke dönüşecek bir günah olarak algıladığımız bu olguyu aylardır dergimiz sayfalarında tartıştığımız, eleştirdiğimiz, tahlil etmeye çalıştığımız biliniyor. Belli çevrelerce Suriye İntifadası karşısında takınılan bu mesafeli tutumun kaynağını ve nedenlerini bu sayımızda daha geniş bir çerçevede ele almak istedik ve İslami camianın farklı isimlerinin konuya ilişkin görüşlerini bir dosya şeklinde sunmaya çalıştık. Şüphesiz düşüncelerini, yaklaşımlarını yansıtmayı arzuladığımız isimler soruşturma dosyamızda yer alan şahıslardan ibaret değil. Konu hakkında görüşlerini kamuoyuyla paylaşmasını arzu ettiğimiz daha çok sayıda isim mevcut. Ne var ki, müsait olamadıkları için sorularımızı cevaplayamayanlar olmakla birlikte basılı bir yayın çabası zemininde soruşturma dosyasında bir sınırlamaya gidilmesi de kaçınılmazdı. Bu vesileyle sorularımızı cevaplayan herkese bir kere daha teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Dosya kapsamının genişliği dolayısıyla bu sayımızı çift sayı şeklinde birleştirdik. Ağustos-Eylül birleşik sayımızda soruşturma konumuz haricinde sınırlı sayıda yazıya yer verebildik. Gerek gündem yazımız gerekse de Suriyeli Kürtlerin geleceği ve emperyalizm karşıtlığı tahlili içerikli yazıların da Suriye’deki gelişmelerin doğru değerlendirilmesi çabalarına katkı sağlamasını umuyoruz. Son iki sayımızda Şeyh Said kıyamının farklı boyutlarını değerlendiren çalışmalarını yayınladığımız Bahadır Kurbanoğlu konuya bu sayımızda da devam ediyor.

Diriltici iklimini soluduğumuz Ramazan ayının en güzel biçimde idrak edilmesini ve Rabbimize yakınlaşmamız için bir vesile teşkil etmesini diliyor; başta cezaevlerinde ve sürgünde bulunan kardeşlerimiz olmak üzere tüm okuyucularımızın Ramazan Bayramını tebrik ediyoruz.