Fransa’da Müslüman lisesi

Ahmet İnsel

Fransa'yı laiklik konusunda örnek alıp, Türkiye'deki "laik olmayan laiklik" sisteminin aynen Fransa'da da geçerli olduğunu iddia edenler gene üzülecekler. Geçtiğimiz günlerde Fransa'nın ilk "Müslüman lise"si Lille kentinde gelecek yıldan itibaren eğitime başlayacağını ilan etti. Tam ilk demek belki doğru değil. Yetkili makamlardan önceden izin almaksızın, 2001 Eylül'ünde Paris'in yakın banliyölerinden birinde bir "Müslüman ortaokulu" sessiz sedasız açılmıştı. Bu kez gerekli izinlerin alınıp, açılışını lise ikinci sınıf sınıf seviyesinde başlatacak olan okul, çok daha ciddi bir girişim gibi gözüküyor. Liseyi kuranlar, Aristofanes'in eserlerini çevirip, ortaçağ Avrupası'nın bunları tanımasını sağlayan Endülüs İspanyasının ünlü alimi İbn Rüşd'ün ismini liseye vermişler.

Fransa'da Müslüman orta eğitim kurumu ne demek? Diğer okullarla aynı ders müfredatının olduğu, buna haftada dört saat ve zorunlu olmayan Arapça ve Müslüman medeniyeti derslerinin ilave edildiği, yemekhanede "helal" kesim yemek verilen, isteyen kız öğrencilerinin başı örtülü olarak ders görebilecekleri bir okul demek. Okulun tanıtım broşürlerinde iki kızın gülen fotoğrafı var. Birinin başı örtülü, diğerinin açık.

Fransa'da özel okul açmak, gerekli koşulları yerine getirdikten sonra serbest. Örneğin özel okulun müdürünün, bundan önce en az beş yıl lise hocası olarak çalışmış olması gerekiyor. Hocalar da asgari niteliklere elbette sahip olmak zorundalar. Genellikle derneklerin kurduğu bu okullar, beş yıl hiçbir kamu yardımı almadan faaliyet gösterdikten sonra, isterlerse devlete müracaat edip, kendilerinin kamu eğitim hizmeti "ortağı" olarak tanınmalarını talep edebiliyorlar. Talepleri kabul edildiğinde, Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin ücreti dahil olmak üzere, faaliyet giderlerinin bir kısmını karşılıyor. Böyle bir "kamu sözleşmesi" yükümlülüğüne girmek istemeyenler ise, tüm harcamaları kendileri karşılayarak faaliyetlerine devam ediyorlar.

Fransa'da öğrencilerin ezici çoğunluğu devlet okullarına gidiyor. Bunun yanında 2 milyon öğrenci de devletle sözleşmeli özel okullarda eğitim görüyor. Bunların % 90'ı katolik okulları. 40.000 öğrenci ise sözleşmesiz okullarda eğitimlerine devam ediyorlar. Özel okulların hepsi değil ama çok büyük çoğunluğu katolik dini cemaat derneklerinin, kilisenin kurduğu okullar. Katolik veya protestan okullarının yanında, 252 yahudi okulu var. Gelecek yıldan itibaren de bir Müslüman lisesi olacak. Böylece, çocuklarını devlet okuluna çeşitli nedenlerle yollamak istemeyen Müslüman ailelerin bir kısmının, bugüne kadar tercih ettikleri katolik okulları yerine, Müslüman okullarına yönelmesi bekleniyor.

Müslümanların ilk ve orta eğitim kurumu açma ihtiyacı, Fransa'da 1997'de, on yedi genç kızın başörtüsüyle okula gelmekte ısrar etmesi karşısında okuldan uzaklaştırılmaları ile başladı. Bu kızların okumasını örgütlemeyi üzerine alan Lille Camii, bunların içinden yarısının bakaloryalarını elde etmelerini sağladı. Fransa'da laiklik bekçileri, imtihan salonuna başı açık girmek veya diploma fotoğrafının başı açık çekilmiş olması gibi kurallar getirmeyi akıl edemedikleri için, söz konusu kızlardan biri bu yıl yüksek lisansını bitiriyor.

Fransa'da ilk ve orta eğitimde devlet okullarına öğrencilerin başörtüsüyle girmesinin laiklik ilkesine aykırı olduğunu Yargıtay onaylamıştı. Ama özel okullarda laiklik uygulaması, Müslüman kızların baş örtüsüyle, yahudi delikanlıların başlarında kipayla, Hıristiyan çocukların boyunlarında haçla okula gelmelerini yasaklamıyor. Kamu yüksek öğrenim kurumlarında ise öğrencilerin hangi kılıkta okula geleceğine karışmak hukuken mümkün değil.

Lille'deki Müslümanların çoğu, kurulan Müslüman lisesinin başarılı olduğunun ölçüsünün, birkaç yıl sonra, Müslüman olmayan ailelerin de çocuklarını bu okula yollamaları olduğunu ifade ediyorlar. Nasıl bazı Müslüman veya dinle ilgisi olmayan aileler çocuklarını Hıristiyan okullarına gönderiyorsa, bunun tersinin de olması, bu okulların dayandığı cemaatlerin kendi içlerine kapanmamasının önemli bir göstergesi. Bu açıdan bakınca, Yahudi okullarının çok daha fazla dışarıya kapalı olduğu görülüyor.

Galiba bundan böyle Türk usulü laikçiler Fransa'yı örnek almaktan vazgeçecekler. Malumdur, demokrasi işleri fazla karıştırır, bizim gibi ülkelere pek uymaz!

www.gazetem.net