İşgal altındaki topraklarda İsrail askerlerince gerçekleştirilen öldürme olaylarında son üç yıla oranla bu yıl büyük bir artış gözlenmektedir. Üstelik öldürülenlerin büyük çoğunluğu çocuklardır. İsrail askerleri, araçlarına taş atan gençlere silahla ateş açmakta ve evlere saklanan Filistinliler üzerine tanksavar füzeleriyle saldırmaktadırlar.
Son olarak siyonist İsrail yönetiminin sınır korumaları, 12 Mayıs 1993 Çarşamba günü iki arkadaşıyla birlikte H. Muhammed Hamude'yi şehit etmişlerdir. İzzettin Kassam Direniş Komitesi'ne mensup şehid Hamude'nin, Gazze'nin Cibaliya köyünde tertiplenen cenaze merasimine katılan 3000 Filistinli'nin üzerine ateş açılmıştır. Cenaze merasiminde Kur'an okunmaya başlandıktan, 2-3 dakika sonra açılan ateş sonucu siyonist askerler 5 kişiyi daha şehid etmişler ve ayrıca 60 kişiyi de yaralamışlardır.
Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS), olay üzerine siyonistleri kınayan, müslümanları yardım ve dayanışmaya davet eden bir bildiri yayınlamıştır.
Bütün bu olayların yaşandığı bir dönemde, 80'li yılların başından beri uzlaşmacı bir politika izleyen FKÖ yönetimi, bu politikasının bir uzantısı olan Orta Doğu barış görüşmelerine başlama hazırlıkları yapmaktadır. FKÖ lideri Arafat'ın danışmanı olan Bassam Ebu Şerif basına yaptığı açıklamada İsrail Dışişleri Bakanı Perez'in FKÖ ile doğrudan ve resmi ilişkiler kurması gerekliliği konusundaki açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Ebu Şerif, ABD yönetiminden FKÖ ile yeniden ilişki kurmasını isteyerek "ilişkilerin askıda kalmasının artık hiç bir mantıklı sebebi yok" ifadesini kullanarak, Washington yönetimini de Orta Doğu barış sürecinin önemini yitirmesine izin vermemeye çağırdı.
Bu çağrı, barış görüşmelerinin 9. turundan önce ABD Dışişleri Bakanı Christopher'in önerdiği altı nokta planını destekler niteliktedir. Bu plan ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 338 nolu kararlar ve toprak karşılığında barış fikrinin kabulü çerçevesinde ABD'ye barış görüşmelerinin devamlılığı için tam yetki vermektedir.
20 Mayıs'ta FKÖ yetkilileri ABD ile hazırladıkları Orta Doğu barış görüşmelerine ilişkin bildirge taslağı konusunda görüşme yaptıklarını bildirdiler. Temel konusu işgal altındaki topraklar sorununa çözüm getirmek olan görüşmelerin Ekim 1994'te yapılmasının planlandığı açıklandı. Hazırlanan taslağın girişinde Filistin ve İsrail barış süreci ve görüşmelerde ilerleme sağlanabilmesi amacıyla, ilişikteki prensipleri kabul ettikleri ve "bu prensipler ayrıntılı ve sonuç getiren bir anlaşmaya varılmasına kadar bütün sürecin temelini oluşturacağı" belirtildi.
Yapılması planlanan bu masabaşı görüşmelerle çözüm arayışında olan FKÖ yönetiminin unuttuğu şey, İntifada'yı başlatan ve sürdürmekte sonuna kadar kararlı olan Filistin halkının istekleri ve çabalarıdır. 1967 Savaşı sonrası çizilen sınırlar içinde özerk bir devlet teklifi ile İsrail Filistin halkını mülteci konumundan çıkarıp, ekonomik ve askeri yönden kendisine bağımlı bir hale getirmek İstemektedir. Oysa İslami örgütler, özellikle halk tabanındaki gücü % 60'lara varan HAMAS İsrail diye bir devletin varlığını bile kabul etmemektedir.
İsrail'in amacına ulaşmada karşısındaki en büyük tehlike olan HAMAS, üst düzeyindeki 415 kişinin sürgüne gönderilmesi ile çökertilmek istenmiştir. Bu sürgün politikasıyla İsrail bir yandan ilmi ve kültürel kurumlara darbe vurmak istemiş (sürgün edilenlerin aralarında doktorlar, üniversite öğretim görevlileri, imamlar bulunmaktadır) bir yandan da, halkın gözünü korkutarak, İntifada'yı bitirmeyi planlamıştı. Fakat, hiç bir ülkenin sürgün edilen bu insanları kabul etmemesi üzerine dünya kamuoyundan tepkiler alan İsrail, 67 Savaşı sonrası sürgün ettiği Filistinliler'den hasta ve yaralı olan onbeşinin dönmesine izin vererek, sarsılan prestijini korumaya çalıştı.
Çökmesi beklenilen HAMAS ve katılımların artmasıyla daha da güçlendi. FKÖ, İntifada'nın en güçlü temellerinden birini oluşturan HAMAS'ın kendi yanında olduğu izlenimini oluşturup, halk bazında destek sağlamak ve sürgün edilen bu Filistinliler'i kullanarak barış görüşmelerinden daha karlı çıkmak düşüncesiyle HAMAS ile temasa geçti. Fakat HAMAS'ın öne sürdüğü Filistin halkına pahalıya mal olan barış görüşmelerinden vazgeçilmesi ve FKÖ'nün genel yapısını tekrar gözden geçirerek yeniden düzenlenmesi şartlarını kabul etmedi. Böylece FKÖ ve HAMAS yakınlaşması bir sonuç getirmedi.
Kurban bayramında, Allah'ın emirlerinden birini yerine getirmenin huzurunu duyan yüzlerce müslümana ABD'nin Avrupa ve İsrail'in çıkarları uğruna kurban edilmek istenen Filistin'deki, Bosna-Hersek'teki müslümanlar için, Allah rızası için, bir başka ayeti (farzı) hatırlatmak istiyoruz:
"Fitne kalkıp din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın." (Enfal, 39)