-uğunur avuçlarımızda zaman usulca giyinirken tarihin lalelerini-
Ey Bağdat
Çağın yoksul öfkesi
hınçla sıkılmış yumruğu
Ortadoğu'nun
güzden önce can düşüren toprağa.
Ağıtlara çöl olmuş
mazlum âhı biriktiren hesap gününe.
Ah! Bağdat!
Kaçıncı ölüm bu, kaçıncı yıkılış
ki terliyor alnında çağın
yenilmiş ekin yaprağı
Ebreheler ne çok, ne çok kızgın
çocuk var, ne çok azgın adam
"Bu şehri sahibi korur"
kayırmam üstüne çığlık kopan
ölümleri
Ad'ı, Semud'u, Eyke'yi...
Çocuk bakışlarının ucuna ilişir ölüm
savururum tebessümün yanık sesini
Ah Kerbalâ / diril
Kim alıştırdı bu kadar kanı
hayatımızın dingin koynuna
ki yaşıyor alnında hâlâ o diri ölüm
ağıda cankeş
bu kış Munzur sırtımızda.