Fahrettin Gün tarafından toparlanıp düzenlenen ve Beyan Yayınları'ndan çıkan CHP ve Din adlı kitap, Eşref Edib'in Sebilürreşad'da yayımlanmış CHP, Din, AP başlıklı makalelerinin uzun yıllar geçmesine rağmen din-siyaset ilişkileri ekseninde orijinalliğini muhafaza ettiği düşüncesiyle bir araya getirmesiyle oluşturulmuştur.
Eşref Edib; II. Meşrutiyet'in ilanından sonra yayımlanmaya başlayan Sırat-ı Mustakim ekibi içinde yer almıştır. 183. sayısında mecmuanın isminin Sırat-ı Mustakim'den Sebilürreşad'a dönüştürülmesinden sonra 1912 yılında derginin sahipliğini ve yazı işleri müdürlüğünü tek başına üstlenmiştir. Eşref Edib, Sebilürreşad dergisinde din ve siyaset ilişkileri bağlamında tek parti dönemini yoğun bir biçimde tahlil ve tenkit etmiş, CHP'ye karşı muhalif bir tavrı benimsemiştir. Ve çok partili döneme geçiş sürecinde CHP'ye ve DP'ye dair birçok makale kaleme almıştır. Lozan Anlaşması'ndan sonra muhalefetin susturulması doğrultusunda Şeyh Said isyanı vesile edilerek çıkarılan Takrir-i Sükun kanunuyla birlikte Sebilürreşad kapatılmış ve Eşref Edib tutuklanmıştır. Bu süreçten sonra Sebilürreşad'ın yayınının durdurulması kaydıyla Eşref Edib serbest bırakılmıştır (1925).
Eşref Edib, tek partinin çözülme süreci geçirdiği 1940'lı yıllarda farklı organlarda yayın çalışmalarına devam etmiştir. 1948 Mayısı'nda Sebilürreşad'ın neşredilmesine tekrar başlanmıştır.
Eşref Edib, şahitliğini yaptığı 25 senelik CHP politikalarını rapor etmiştir. Haziran 1948 tarihli 3. sayıda; CHP'nin kuruluşundan 20 sene sonra yapılan bir meclis toplantısında, din hürriyeti üzerine konulan yasakların artık kaldırılması, din eğitiminin alınabileceği Diyanet'e ve Milli Eğitim'e bağlı imam hatip okullarının açılması isteklerinin meclis tarafından olumlu karşılanmasıyla telaşa kapılan ve harekete geçen partiyi ellerinde tutan müfrit zümre, kendilerinin düzenledikleri ve ne Diyanet'e ne de Milli Eğitim'e bağlı bakanlığın açacağı bir kursla ortamektebi ve askerliğini bitirip hatip olmak isteyenlerin birkaç aylık aldıkları dersle isteklerine kavuşabilecekleri bir yapıyla imam hatip mektebi talebelerini nasıl bertaraf ettiklerini anlatmış. (12. sayı, Ağustos 1948)
Yeni Mersin Gazetesi'nin "Adana'da Arapça din dersleri verilen gizli bir ev basıldı; yakalanan kadınlar cumhuriyet savcılığına verildi" başlığıyla yayınladığı haberi ele almış ve CHP'nin baskıcı politikalarının yansıdığı bu olayı eleştirmiştir.
Tek partili yönetimin ülkeye hakim olduğu, halkın kabuğuna çekilmesi için gerekenin yapıldığı, farklı bir sesi yükseltmenin bedeller gerektirdiği bir dönemde CHP'ye muhalif bir safta yaşamak önemliydi elbet. Ancak Eşref Edib, CHP'yi halk partisi olma iddiasına rağmen halktan uzak politikalar yürütmesi, dine karşı sert önlemler alması, din eğitimini engelleme çalışmalarını vs. eleştirmesinin yanında resmi ideolojiyle CHP politikalarını ayırmış, bu partiyi bir devlet partisi olarak kuran ve partinin işleyişi ve programıyla ayrı tutamayacağımız Atatürk'ü ve çalışmalarını görmezden gelmiştir.
CHP'nin müfritlerine din üzerindeki baskıyı artırmak için mekteplerde din derslerini kaldırarak, bütün din müesseselerini kapattırarak, elleri altındaki halkevlerine dini eserlerin girmesini yasak ederek, Arapça ayetler yazılı diye din kitaplarını memleketin her tarafından toplattırarak vs… laikliğin gereklerine aykırı davranıldığını bu davranışlarla "Laiklik şeriat karşıtlığıdır!" şeklindeki yanlış söylemleri haklı çıkardıklarını, halkı endişeye sevk ettiklerini ifade eden ve bir an önce bu davranışlardan vazgeçilip laikliği gerçek anlamıyla yerine getirmeleri yolunda çağrıda bulunan Eşref Edib'in laiklikle ilgili sözleri ve demokrasiyle alakalı "Hürriyet ve demokrasi güneşi milleti aydınlatacak ve de müreffeh günler getirecektir." tarzındaki ifadeleri, ayrıca kitabın tamamında kullanılan Müslüman Türk milleti, Türk Müslüman tabirleri de Eşref Edib'in karışık zihin yapısını gösteriyor.
Dönemin başbakanı Şemseddin Günaltay'ın nutkunun yer aldığı Sebilürreşad'ın Eylül 1949 sayısında Günaltay, oluşturulan Türk ulusunun ancak kutsi bir duygu olarak ruhları temiz tutan inanç bağıyla sağlam temellere oturacağını söylüyor. Eşref Edib bu sözleri, çok mühim, ahlaklı, faziletli olarak değerlendiriyor. Sebilürreşad'ın Nisan 1950'deki sayısında yaklaşan seçimlerde Müslümanlara oylarını kullanırken hangi kriterlere göre karar vereceklerine dair bilgiler verilmiş ve seçime giren partilerin programları dergide yayımlanmış, 50'li yılların siyasi çizgisini yansıtan metinler incelemeye değer. Ayrıca seçime girecek olan CHP, DP, Milli Kalkınma Partisi, Türk Muhafazakar Partisi gibi partiler hakkında kısa bilgilere de yer verilmiş.
Seçimlerden galip çıkan DP'nin hükümet programı bir sonraki sayıda yayımlanmış ve tahlil edilmiş. Eşref Edib'in deyimiyle, DP kendisinden beklenmedik bir inkılabı gerçekleştirmiş; Arapça kamet getirenlere uygulanan cezalar kaldırılmış, Arapça ezana izin verilmiş. Arapça ezan sesine hasret kalan, inandıkları dinin gereklerini yerine getirmede zulümlerle karşılaşan Müslüman halkın rahat nefes alması sağlanmıştır. Dergide yer alan şu anekdot Müslüman halkın yüreğindeki rahatlığı anlamada yeterlidir:
"Sabah namazını kılmak ve ezanı dinlemek için camilerin, minarelerin etrafında toplanan cemaatler, ezan-ı Muhammediyi işitir işitmez heyecanlarından yerleri öpüyorlar, yerlere kapanıp Allah'a şükrediyorlar, gözyaşlarına hakim olamıyorlardı." (s. 230)
Kitaptaki verilerden Diyanet'in Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana çizgisinde bir değişiklik olmadığını anlıyoruz. Diyanet'e bağlı imam, vaiz, hatipler 163, 133 gibi bugünün 312. maddesini karşılayan maddeler gerekçe gösterilerek dini propaganda yapmak, Kur'ani emirleri ayetler ışığında halka anlatmaktan ceza yemişler. Ancak Diyanet bu olaylara sessiz kalmış, mevcut yönetimin yan kuruluşu olma rolünün dışına çıkamamıştır.
Konu itibariyle sıcak bir gündemde piyasaya çıkan kitap, CHP'nin devletin partisi olarak kurulduğundan bu yana değişimlere ayak uyduramamış, halkla bütünleşememiş ve bir devlet partisi olmaktan çıkamamış çizgisini göstermede rehber niteliği taşımaktadır.