Tevhidi bilinçlenme sürecine giren insanların ilk okudukları yazarlardan biridir Ali Şeriati. "Dine Karşı Din", "Anne Baba Biz Suçluyuz", "Ne Yapmalı", "Dua", "Hacc", "Öze Dönüş", "İnsanın Dört Zindanı" ilk akla gelen eserlerindendir. Toplumun ve tarihin kirlerinden arınıp Kur'an'la tanışmaya, kaynaşmaya götürür eserleri bizi. Çoğu kitabı öğrencileri tarafından tutulan ders notlarından oluşturulmuştur.
Ali Şeriati İslam'la tanışma dönemimizde bizler için çok öğretici, yeni ufuklar açıcı bir öğretmen olmuştur. Kendisi İslam inkılabının da öğretmenlerinden biridir. Onun hayatını en yakını olan eşi Puran Şeriati kitaplaştırmış. Farsçadan Melih Ahıshalı'nın tercüme ettiği kitap Ekin Yayınlarından Haziran 2005'de "Gözetim Altında Özgürlük- Eşim Ali Şeriati" adıyla yayımlandı.
Şahitlikle geçen bir ömür, şehitlikle neticelenmiş bir dünya hayatı ve dostlarının, çocuklarının hatıralarını, Puran Şeriati'nin kaleminden takip etme fırsatı bulabiliyoruz kitap boyunca. Eseri okurken adım adım izleme fırsatı bulabiliyoruz Ali Şeriati'yi. O kadar akıcı bir şekilde sürüyor ki kitap, Ali Şeriati'nin peşinden koşuyor, O durunca duruyor, hicretine eşlik ediyor, O işkence görürken O'nun acılarını paylaşıyor ve ölüm anı geldiğinde sanki olay bugün olmuş ve çok yakından tanıdığımız, hayatına şahitlik ettiğimiz bir kardeşimizi şehit vermenin hüznü, acısı kaplıyor yüreğinizi.
Puran Şeriati bize eşi Ali Şeriati'yi ve O'nun mücadelesini anlatırken aynı zamanda İran'ın yapısını, sosyal ve kültürel dokusunu da anlatmış. Ali Şeriati'nin çabaları da bu bütün içinde daha bir anlam kazanıyor.
Öğretmenliği ve öğrenciliği beraber sürdüren Şeriati 1959'da Fransa'ya göç ediyor. Medeniyet ve kültür beşiği Fransa O'nun başını döndürmüyor. Bilakis "Burada yaşamak bana zulüm geliyor" diyor. Batıdaki özgürlük, batı ile doğu arasındaki uçurumlar, O'nun iç dünyasında daha derin acıların yaşanmasına sebep oluyordu.
Meşhed Üniversitesi'nde doçent olarak tarih öğretmenliğine başladıktan bir süre sonra diğer üniversitelerde de dersler vermeye başlar. Hüseyniye-i İrşad'da cuma günleri sohbet etmek üzere çağırılır. Bir yandan İrşad'daki hakim anlayışını eleştiren bir yandan da gençlere dini düşünceyi açıklayabileceği bir mekan olarak gören Ali Şeriati, dine yeni bakış açısıyla geleneksel halk kesiminden ağır eleştiriler alıyordu. "Eğer orada derslere devam etmem isteniyorsa İrşad yöneticilerinin Hariciler ve Beni Ümeyye arasında bir tercihte bulunması gerekiyor" diyordu ve "Ben bir vaiz olmak istemiyorum. Bugün İrşad şa'şaalı ve modern bir vaazhaneye dönüşmektedir. Ben asla geri kafalı modern tipler gibi mikrofonun arkasında sinezani (göğse vurarak ağıt yakmak) istemiyorum. Ben yenilikçi anlayışımı bir çeşit İranlı olmakla, ruhları çöplük haline geldiği halde medeni kültür sahibi olduğunu zannedenler arasında ortaya koymak istiyorum." diyor.
Puran Şeriati, eşi, çalışmaları dolayısıyla siyasi otoriteyi rahatsız ettiği için Savak'ın gözetimini, takibatını anlatırken İran'da muhalif olmanın ne demek olduğunu da detaylı bir şekilde tasvir ediyor.
Yine öğrencilerinin dilinden Şeriati'nin kendilerine değer vermesi, nakilci değil bilgileri ve görüşleri delil olarak kullanmayı ve istinbat yeteneğini geliştirmeyi önemseyen biri olmasının diğer öğretmenlerden Ali Şeriati'yi ayrıştırdığını ifade ettiklerini aktarılıyor.
Öğrencileri ile ilişkilerinde, akrabaları ile olan ilişkilerinde, çocukları ve eşi ile olan ilişkilerinde Şeriati'nin hep Kur'an ahlakıyla donandığına şahit oluyoruz. Puran Şeriati'nin etkili anlatımı ile Peygamberimizin izinden giden, Allah korkusu ile titreyen, işkencelerin, takibatların yıldıramadığı bir mücahitle bileniyor bizim de azmimiz.
Eşinin suskun, sesiz, kendi işiyle meşgul, fakültede modern bir araştırmacı, başı ağrımayan, herkes tarafından saygı gören olmaktansa en azından kendi derdini unutmamak için feryat etmeyi tercih ettiğini aktaran Puran Şeriati, ne kadar net bir hayata tanıklık ettiğini de ifade etmiş oluyor. Şeriati'nin bu tavrı hapisteki hücresinden çıkartılıp şehit edilene kadar ki gözetim altında tutulduğu dönem için de geçerli olmak üzere bir yol bulup mutlaka tebliğ üzerinde olduğunu görüyoruz.
Eseri okurken kendinizi ve ailenizi hem duygusal açıdan hem de İslami mücadeleye yapmış olduğunuz katkılar açısından bir kez daha muhasebe etme imkanı yakalıyorsunuz. İslam kardeşliğini bir ailenin yaşadıkları üzerinden zamanı ve mekanı aşkın boyutuyla yakalayabiliyorsunuz. Mücadeleyle bileniyor ve daha sıkı bir biçimde yola koyulma azmiyle doluyorsunuz.