19 Ekim pazartesi günü, Edirne'de, Terörle Mücadele ekiplerinin müslümanların ikamet ettiği öğrenci evlerine, işyerlerine yaptıkları baskınlarda 8 kişi gözaltına alındı. Gözaltında iken, elektrik ve tazyikli su verilerek işkenceye tabi tutulan müslümanlardan 4'ü, 23 Ekim günü savcılığa ifade vermelerinin ardından salıverildiler. "Müslüman Gençlik Örgütü" ile bağlantıları kurulmaya çalışılan A. Ç., Selahattin Çavdar, Ertuğrul Taşlı ve Fatih Yılmaz tutuklanarak, Edirne kapalı cezaevine gönderildi. Polisin MİT'le bağlantılı olarak, örgüt lideri suçlamasıyla bir öğrenciyi ve eşini aradığı öğrenildi.
Edirne'de esnaf olarak çalışan A.Ç.'nin ortakları ise, örgüt bağlantıları ileri sürülerek gözaltına alındılar. Tutuklanan müslümanların işyerleri "örgüt karargahı" olarak senaryolandırılır ve mühürlenirken, söz konusu operasyonların Trakya Üniversitesi Rektörü Osman İnci'nin talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia edildi. Örgüt dokümanı olarak addedilen bulguların bir bilgisayar, bir tevhid bayrağı, kitaplar, dergiler ve çeşitli konularda yazılmış edebi deneme ve makaleler olduğu da gelen haberler arasında.
"Topyekün Savaş" sürecinin bir uzantısı olan bu tür baskılar, tüm ülke sathında halk tarafından tepkilerle karşılanırken, kimin terörle içiçe, kimin teröre daha yatkın, ya da terörü bizzat bir çözüm aracı olarak gördüğü her geçen gün çok daha iyi bilinmekte. Egemenlerin, bu sindirme-yalnızlaştırma politikalarının, müslümanları yıldırmadığını, bizzat İslami kimliğe sahip çıkan kitlelerin gücüne güç kattığı ve azmini perçinlediğini bilmelerine fazla bir zaman kalmadığı anlaşılmakta.