Orda.. Güneşin gürül gürül yandığı
bir kentin
Dipçikten geçilmeyen
kanlı bir sokağında
Fırtınaya açılmıştı ağzı,
upuzun bir duaya
Belki masal dinleyememişti
annesinden daha
Yüreği yaralıydı ve öyle kızgındı saçları
Ki üzünçsüz dokunamazdınız... Korkardınız...
İçi titrerdi yakarışlarını duydukça varoşların
Örselenmiş elleri uçurtma tadından öyle uzak...
Yıldızsız gecelerde silah sesleriyle uyanan
Bir çocuk ki: Anlamlı yalnızlıklar biriktirir
Onurlu bir gelecek beklerdi yorgun gözleriyle
Alnında bir yangın... Öpmeye kıyamazdınız...
Kim söylesin şimdi onun şarkısını,
hıçkırıksız..
Kim koşsun ellerinden tutup
alaca şafaklara?
Birbirinden yıldızlar kadar uzak
yüreklerimizde
Birazcık yer var mı
sıçramadan uyuması için
Temiz mi ellerimiz
ardından sallayacak kadar?
Kim anlatsın ona öldüğünü yapmacıksız, yalansız...
İnanır mı o gözler böyle içten, böyle güzelken
İnanır mı yumuk elleri yanaklarımızın ıslaklığına?
-Dizboyu çığlıkların içinde boynu bükük bir yumruk
Bir ekmeğin sevincine, bir tebessüme doyamamış
Şuncağız bir çocuktu işte: Oyuncaksız, günahsız...