Dergimizin 111. Sayısı, dergide yayımlanan "Akabeler Bizim İçin", "Umut Değil Sindirme Operasyonu" ve "Ülkeyi Cezaevine Dönüştürenler Cezaevlerini de Hücreye Dönüştürme Peşinde" adlı üç ayrı yazıdan dolayı, İstanbul DGM karan ile toplatıldı. Toplatma gerekçesinde "Ülke insanlarının bir bölümü İslami kesim ve ümmet olarak nitelendirilerek, bu insanlara teröristmiş gibi davranıldığı, yine bu kesim içinde yer aldığı düşünülen dernek, vakıf, parti türünden örgütlenme ve yayım faaliyetlerinin hareket alanlarının daraltıldığı, İslami unsurların tümü üzerine kesif bir illegalite gölgesi oluşturulmak istendiği şeklinde ifade ve düşüncelere yer verilmek sureti ile TCK 312/2. maddesinde açıklanan suçun yasal unsurlarının bulunduğu kanaatine varılmıştır." denilmektedir.
Gerçekten de her üç yazı ayrı ayrı okunduğunda ve İst. DGM'nin toplatma kararına bakıldığında hayrete düşmemek mümkün değil. Zira TCK 312/2. maddesi "Halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahriki..." suç saymaktadır. Oysa ki her üç yazının içeriğinde, gerek bir bütün olarak ve gerekse cümle cümle olarak bakıldığında TCK 312/2. maddenin ihlali yönünde bir ifade yoktur. DGM'nin toplatma kararında da -yazı içersinde olmadığı için- hiç bir beyan toplatmaya mesned yapılamamıştır.
Ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü şartlara bakıldığında toplatma gerekçesini anlamak hiç de zor değil. Her alanda insan hak ve özgürlükleri alabildiğine baskı altında. "Kahrolsun şeriat" hakaretleri ile İslam dinine açıkça saldırılıyor. İslam dininin yüce peygamberi "Arap bedevisi" gibi nitelendirmelerle küçük düşürülmeye çalışılıyor. Müslüman halka ve onun sahip çıktığı İslam dinine karşı yapılan saldırı korkunç boyutlara ulaşıyor. Tüm bu hadiseler yargı organlarının önünde cereyan ediyor. Asıl suç, bu saldırı ve suçlu da bu saldırıyı yapanlarken, yargılananlar müslüman halkın çocukları oluyor.
Tabii ki böyle bir dönemde "brifinglendirilmiş" yargıdan söz etmek ve "yargının bağımsız olmadığını" söylemek bile gereksiz. Ama Devletin en üst kademelerinden en alta kadar herkes bunu söylese de muhalif seslerin buna hakları yoktur. Yazı içeriklerinde ve özellikle "Umut Değil Sindirme Operasyonu" başlıklı yazıda yer alan ancak eleştiri sınırlarını aşmayan ifadeler dikkate alındığında, toplatma gerekçesi daha kolay anlaşılacaktır. Hele umut operasyonu çerçevesinde, yasal olarak yayın yapan "Selam" gazetesinin başına gelenleri bilen dergimiz okurları toplatma gerekçesini daha iyi anlayacaklardır.
Dergimiz Haksöz yayın hayatına başladığı ilk sayısından bu güne kadar halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek hiçbir yazıya yer vermemiştir. Aksi de düşünülemez. Zira halkın sahip çıktığı İslam dini noktasında uyarıcı ve ıslah edici bir yayın politikası izlemiştir. Bu ülkede yaşayan insanların bölge, mezhep, ırk ve rengine bakılmaksızın bir bütünü oluşturduğu, aynı dinin mensupları olarak bir ümmet olduğu vurgusu yazılarımızda ısrarla işlenmiştir. Halka yönelik her türlü zulmü şiddetle eleştirmiş, despotizmin ve oligarşik uygulamaların karşısında yer almışızdır.
Buna rağmen dergimizde yayınlanan yazıların 312. maddeyi ihlal ettiği yani, "halkı sınıf, ırk, din mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik edildiği...." suçlaması asla kabul edilemez. "Ümmet" tabiri farklı ırk, dil ve renge sahip olsa dahi ülke insanlarının bütünlüğünü ifade eden bir kavramdır. Zira ülke halkının neredeyse tamamı -farklı ırk, dil ve mezhebe sahip olmasına rağmen- müslümandır. Ümmet kavramı aynı dine ve aynı peygambere inanan insanları tanımlamak için kullanılan dini (İslami) bir kavramdır. Bu nedenle Haksöz olarak bu suçlamayı ve bu suçlamadan dolayı dergimizin toplatılmasını doğrusu içimize sindirmemiz mümkün değildir.
Türkiye'de düşünce ve inanç özgürlüğünün alanı her geçen gün daraltılmakta, eleştiri hakkı özellikle muhalif söyleme sahip çevrelere tanınmamaktadır. 312. madde keyfi olarak kullanılmakta, "havada bulut var" denildiğinde "sen bana ördek dedin" denilmektedir.
Dergimize yönelik -hukuki kılıf geçirilmiş dahi olsa- her türlü engellemelere karşı direneceğimizi, haksızlığa zulme ve tuğyana karşı bu güne kadar işlediğimiz yayın ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.