Her birimiz gençliğin acısını, tutkularımızın
Bütünüyle taşırken göğün sınırına
Bir yaprak gibi mesela
Boşuna dillendirilir sınırlar ve tutkular
Dökülür toprağın en mahrem sınırına imge
İhanet durgunluğuyla geceyi çevreler
Ve vakit sağır ve dilsiz dolaşır güzelliğinde ay ışığının
Kimin umurunda sanki ölüm ve yaşam
Dünyayı omuzlarında taşıyor savaşın asi çocukları
Karanlıklar içinde, gölgesi aydınlık sözler de neyin nesi
Neyin nesi engizisyon mahkemelerinde tutuklanamayan o şey
Neruda söyler halkın parmakla sayılamayacağını, yeniden doğacağını
Ağaçlardan daha fazla ölüyordu kadın, erkek ve çocuk yani insanlar
Korkakların duası kargaşanın ilahına teslim ettiğinde gökyüzünün maviliğini
Direniş yeniden saf tutmaya başlar, yeniden çiçekler gülümser rabbine.