Kalbinde yalnız imanı vardır inanan adamın. O imanın celadetiyle coşan bir de yüreği. Bedeli ödenmiş ve ispatlanmış iman, ne muhteşemdir. Yalnız zulümlere karşı acımasız olmayı öğreten iman... Haksızlığa boyun eğmemeyi öğreten iman...
Modern putperest çağda, Allah'ın devre dışı bırakıldığı, hayattaki anlamın, düzenin, değerlerin, bütünün ve amacın yitirildiği zaman diliminde haykırmak gibi bir hakkım var ey insanlar.
Sokakları adeta, Peygamber'in taşlandığı çağdaş Taife dönen bu kentte mutlak hakikati duyurmak gibi bir hakkım var. Sonuçta, sopa yemek, taşlanmak, küfürlere maruz kalmak, coplanmak, öldürülmek ve azalarımın kan içinde kalması gibi çeşitli şekillerde, payıma düşen bedeli ödemek de var. O zaman kutlu önderimin dediği gibi deme hakkına sahibim;
"Ey Allah'ım, çaresizliğimi, darlığımı ve başka insanlara karşı değersiz oluşumu sana şikayet ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi; darda kalmışların, biçarelerin efendisi madem ki Sen'sin ve Sen benim Rabbimsin, beni böyle kimlerin eline bırakıyorsun?"
Hayatın somut gerçeklerinden elimi ve eteğimi çekmeden, İmanı, hayata dönüştürürken geçiş güzergahında önüme çıkan engelleri kabaran bir sabırla geçmeliyim.
Nerede olursa olsun, Öldürülen her çocuğun gülbeyaz gülüşünde yankılanarak, toprağın göğsünde asil duruşumla bunun hesabını sorabilmeliyim, öldürülen her mazlumun ahları bende yankısını bulmalı...
Yenilsem de her yenilgi sonrası, daha da büyüyen ağrılarıma tutunarak, yüzümde mücadele izleri bırakarak, Rabbimle aramdaki iman bağım güçlendirerek, yağmurlu gözlerimle, bir insanı kazanmanın, bir mazlumun yanında olmanın sevincini tadarak, o uzun soluklu yoluma devam etmeliyim.
Zaman su gibi akıyor. Biliyorum, sayısız yaralar açıyor hayat denen yaşamak. Ama benim yaralarım hep bedel ödemek üzere söz verdiğim, iman yolunda olsun istedim. Darda kalayım ve bedel ödeyeyim dedim.
'Bittim Yarabbi' dedim mi ki, 'yettim kulum' desin.
Ey insanlar, iyi tahlilini yapın imanınızın ve hayatınızın, sıkıntılarınızın, zevklerinizin ve dertlerinizin! Acaba kayda değer bir şeyler bulabilecek miyiz?
"Allah kendisinden sakınanları temizler. O kendisinden sakınanlarla, temizlerle beraberdir."
Allah'a güven
Kendine güven
Mü'minlere güven
Sen de darda kalabilirsin bedel ödemek için...
Sen ey, çocuğunu gözlerinden öptüğün gibi, bir gün ölüm denen gerçekliği öpebilirsin!
Oturduğun şehrin sokağına, apartmanına, kendi dairenin içine doğru, kıyamet yaklaşıyor mu, ne dersin?..
Hey hacım, hey ağam, hey patron, hey zengin-fakir, yarım kalmış dünya tasarımlarını ve projelerini gözden geçir! Ağızların tadını bozacak ölüm gelmeden.
Göster inanmışlığını artık.
Adam gibi iman etmişliğini... Kıytırıktan müslüman olma.
Değmez bu dünyaya el açmaya, değmez.
Sahi hangi dünyaya ait ruhun bayım.
Hacı Efendi diyor ki: Peygamber'in ayakları kan revan içindeydi Taif'te.
Ey Hacı, inancın taşlanırken sen neredeydin, ya senin ayakların yeryüzünün hangi sularında serinliyordu?
Kalpleri döviz yağmurlarıyla ıslanan insanlar, ayaklarınız ne uğruna yoruluyor, pardon kanıyor?
Evet, geceyi tek tek uyandırıp hakkını taşıyorum.
İşte bakın Yusuf'a.
Güzeldi değil mi?
Güzel olduğu kadar zindandaydı.
'Ey güzel çocuğum!' dediğiniz, kıyamadığınız gençler gerçekten güzel mi?
"İnandığım değerler uğruna ölmesini bilirim." Değil mi ki o zaman da, bu zaman da istikrarı bozucu olarak görülüyorum... Bu çağdaş Taif benden hoşlanmadı gitti. Ama bu şehrin en tepe noktasına yüreğimi diktim, teslim olmadım, bu kente teslim olmadım. Meydanlarında dimdik duran inancımızda biz idik ve yine biz olacağız, bedelini ödeyerek.
Bu kara kent, benim kentim nihayetinde. Ölürsem de gülerek öleceğim bu çılgın kentte. İmanımın verdiği cüretkarlıkla dostum... Bu yağacak yağmur, bu doğacak güneş benim" derdim tamam mı, anlatabildim mi?
Kaç zamandır,
kaç onulmaz yaralarımı öperek,
gül sesleriyle donanarak,
kök salmış soylu ağacın sevinciyle,
delikanlı itirazlarımla,
gözyaşlarını hakederek,
hüzün saflarında yerimi alarak,
Bu nazik beyaz adamların arasında, olanca, zenciliğimle,
Körlerin, sağırların şaşkınlığı arasında, içkin ve aşkın olan Rabbime bağlı kalarak, bu şehrin tam ortasına koydum yüreğimi.
Bu yol yürümeye değer dostum, yoldaşım.
Bu yol bedel ödemeye değer.
Bu dünyada kendi payıma ne düşmüşse, ne düşecekse, başım gözüm üstüne.
Şimdi ince sızılarımla, yağmurda ıslanan saçlarıma, ağrıyan kalbime aldırmadan, imanlı adam yoksulluk çekmez şiarıyla, tüm zenginliğimle bu çağdaş Taif'te, sizleri Allah'a karşı sorumluluklarınızı yerine getirmeye çağırıyorum ey insanlar! Nefislerimizi değiştirelim. Vahyin ruh veren ikliminde.
Birazcık da olsa darda kalmaya, 'Bittim Yarabbi!' demeye...
Allah, sözünde durandır.
Yettim ey kulum, diyecektir. Buna inan, buna İnanınız, buna inanmalıyım.
Başka yolu yok...