İnsanı insan yapan, varlığını anlamlı ve şerefli kılan şey imanıyla, akidesiyle, değerleriyle uyumlu bir hayat yaşayıp yaşamadığı sorusuna olumlu cevap verebilmesinden geçer. Şartlar, imkânlar, ortamlar değişir; bazen fırsatlar çoğalır, bazen engeller yığılır. Kimi zaman hayat imtihanı alabildiğine zorlaşır ve sarsar, sendeletir. Mümine yakışan her durumda hamd etmek, sabretmek ve emrolunduğu gibi dosdoğru olmaktır.
Sorunlarımız var elbette. Büyüyen, derinleşen, adeta bir girdap gibi bizleri de içine çekip yutmaya aday sorunlarla yüz yüzeyiz. Sorunlar çözüm bekliyor. Peki, çözümü nerede arıyoruz? İnancımız bize her konuda çözümün ancak Rabbimizi razı edecek arayışlar ve adımlarla mümkün olduğunu bildiriyor. Hududullahı gözetmeyen bir yaklaşımın çözüm değil, ancak zulüm üreteceğini beyan ediyor. Ama buna rağmen hak ve adalet temelinde değil, heva bazlı arayışlarla zihinlerin yoğrulduğunu görüyoruz. Konjonktür, reel politik, ülke menfaatleri vs. bir dizi gerekçe, mazeret ileri sürülerek her türlü haksızlık, sapkınlık meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
2011’de Suriye’de başlayan halk ayaklanması karşısında Türkiye belki de tarihinin en olumlu, en insani, en saygıdeğer tutumunu sergiledi ve bedel ödeme pahasına Müslüman ve mazlum halkın yanında yer aldı. Zor, karmaşık ve ağır bir süreç yaşandı. İnanılmaz bedeller ödeyen Suriye halkı ile beraber Türkiye de zorlandı, hırpalandı. Ama zulmün karşısında, mazlumun yanında belirlediği tavrını korudu. Ve bu yüzdendir ki bugüne kadar hem içeride hem dışarıda zalimin sözcüleri, hamileri, suç ortaklarınca suçlandı, mahkûm edildi ve sürekli çelmelenmeye çalışıldı.
İçerdiği bütün zorluklara, sıkıntılara, zaman zaman boğucu bir kuşatmaya dönüşmesine karşın tüm bu süreç gayet normaldi. Zulmün sahiplerinin ve suç ortaklığına soyunanların inanılmaz çirkinlikleri, vahşilikleri, insanlık adına utandıran tavırları da beklenmedik değildi. Bu yüzden şimdilerde iktidar katında da bir biçimde gündemleşen “Esed rejimi ile uzlaşma” söylemlerinin bu zulüm şebekesi tarafından sevinçle karşılanması, haklı çıktıklarının ispatı olarak sunulması ve daha ileri zulüm adımlarının başlangıcı olarak hararetle sahiplenilmesi hiç sürpriz olmamıştır.
Şüphesiz onlar kendilerine yakışanı yapıyorlar. Zaten şeytana ve dostlarına da ancak zalimlik yakışır! Peki, iman iddiasında olmalarına rağmen hakkı, hukuku, adaleti, kardeşliği yele verenlere ne demeli? Kim bilir iktidarın belki politik bir manevra olarak rol icabı, belki de yenilgiyi kabul etmek suretiyle içtenlikle politika değişikliği sinyali vermesi karşısında konjonktüre boyun eğenlere, ‘Suriye’de çözüm’ adı altında ‘zalimle uyum’ arayışını zihinlerinde içselleştirenlere ne demeli? Şu veya bu gerekçeyle, mazeretle zalimle el sıkışmayı mazur ve de gerekli addedenlerin halleri iç acıtıcı değil mi?
Bir kere daha hayatın imtihan ve aslolanın bir şekilde yaşamak değil, muttaki bir hayat sürmek olduğunu hatırlatıyoruz. Her ne gerekçeyle olursa olsun hak ve adalet ölçüleriyle çelişen hiçbir söylemin, eylemin müminlerce benimsenmesinin söz konusu olamayacağının altını çiziyor, zulme ve zillete boyun eğenlere yazıklar olsun diyoruz!
Bu Sayıda Yer Alanlar:
Çözüm Arayışı mı Çözülmek mi?Esed Rejimi Çözümün Adresi Değil, Zulmün Kaynağıdır!
Mülteciler Yük Değil, Rahmet ve Berekettir
Suriye’de Çözümün Yolu Esed Rejimiyle Yakınlaşma Değildir
Normalleşme Söylemleri Irkçı Dalgayı Dizginler mi?
Esed’le Uzlaşıp Suriye Halkına Dost Olmazsınız
Putin Adım Adım Esed’e Götürüyor
Suriyeli Sığınmacılar Tedirgin
Normalleşmeye Dair Birkaç Anekdot
Suriyeli Mülteciler Meselesinde Nereden Nereye?
Mültecilere Karşı Durmayan Hayâsızca Akın
Ortak Diktatörlük Payları Said ve Esed’i Yakınlaştırıyor
Irkçılık: Pislik Böceği ve Cehennemin Kömürü
Mısırlılar Dokuz Yıldır Rabia Katliamının Gölgesinde Yaşıyor
Sisi Rejimi Mısır’ı Çöküşe Sürüklüyor
Amerikan Demokrasisi Bir İllüzyona Dönüştü
Mütevazı ve Mübarek Bir Çınarın Ardından
Vesayet Sistemlerinde Kimliksel ve Siyasi Özgünlük Meselesi
Aşırılıktan Kaçınmak ve Mutedil Olmak
En Büyük Engelimiz Tembelliğimizdir
Derinleşen Ekonomik Sorunlar, Dayatılan Finansal Teoriler ve Batılı Refah Yanılgısı
Kur'an’da İtaat Kategorileri: Tematik Bir Analiz