ruhsuz kalpsiz merhametsiz
barbar vicdansız dünyadan merhaba
bukleli saçlarıyla sallanırken salıncakta
körebe oyununda ebe olmuşken göz bağı ile
birdenbire çatırdadı toprak
uçaklardan atılan füzelerden
ve çocuklar gittiler bu merhametsiz dünyadan
ve hepsi el ele verip öylece cennete
sizler gittikten sonra da
kahrolası zalimlerin vahşeti bitmedi
bomba yüklü uçaklar hâlâ üstümüzde uçuyor
daha dün kardeşiyle saklambaç oynarken Zehra’yı kaybettik
annesi onu başındaki kurdeleden tanıdı yıkıntılar arasından
yüzünde öyle bir tebessüm vardı ki
umuyorum o da şu an cennette sizin aranızda
şimdi mahallemizden acı dumanlar yükseliyor
ağır yaralarımız var kanlarımız akıyor
sevmeye doyamadığım çocuğum bir yanım hep sensin
bir yanımda sökecek şafaklar
kaç sabahlar bekledim alnıma direnişi ve şehadeti yazarak
ben istedim ki bebeğim seninle birlikte ölseydim
onca zulümler altında itina ile büyüttüğüm nazlı çiçeğim
ama ateşe attılar senin gibi tüm çocukları
sana söz veriyorum canım direneceğim inatla
ne vahşet ne ölümler caydırabilir beni
çığlık çığlık seslerinizden yeniden doğacağız
o sımsıcak nefesini koynumda taşıyorum
Allahu Ekber
ilahi rüzgar yakacak firavunların ateşini
nice zulümlere tanık olduk ey çocuklar
sizler cennete giderken öfke dolu gözler bıraktınız bizlere
ey acıların çocukları
gözlerimizdeki gözyaşları
durup durup açılan kalbimizin yaraları
işte yine füzeler yine katliamlar
düşlerimiz ateş dolu düşlerimiz öfke
bir çiçeğe hasret bir güneşe
bir dağ serinliğine
daha kaç gün kaç gece var
özgürlüğün berrak bahçelerinde oynamaya
ey cennetin kuşları sevgili çocuklar
sizleri alnınızdan öpüp kalbime yaslıyorum
füzeler düşmeden önce topladığınız dağ çiçeklerini
dönüp dönüp yeniden kokluyorum