Resmi olarak ilan edileceği Haziran ayı yaklaştıkta Büyük Ortadoğu Projesi (Greater Middle East Initiative) konusunda tartışmalar giderek yoğunlaşıyor. Projenin içeriği ve yöntemleri konusundaki ayrıntılar netleştikçe bölge ülkelerinin bu konudaki tutumu da şekilleniyor. Kimi rejimler böyle bir proje ile tarih sahnesinden silinme korkusu yaşarken, kimileri gönüllü olarak destek vermekte, kimileri de projenin detayları ortaya çıkmaya başladıkça bir tutum belirlemeye hazırlanmakta.
Ancak bu projede İsrail'in yeri ve rolünün net olarak ortaya konmadığı da açık. Zira daha düne kadar Ortadoğu barışının öneminden bahseden uluslararası aktörler, 'Yol Haritası Planı'nın, İsrail sebebiyle başarısızlıkla sonuçlanması ardından, mevcut haliyle giderek gerilen Ortadoğu'ya yeni bir çehre kazandırmak için bu projeyi kullanacaklardır.
Kuşkusuz Büyük Ortadoğu Projesi, tamamen İsrail tarafından hazırlanmış ve şekillendirilmiş bir değişim planlaması değil ama İsrail'in çıkarları gözetilerek hazırlandığı büyük bir sır da değil. Her şeyden önemlisi BOP ile öngörülen siyasal dönüşümün önemli hedeflerinden biri, İsrail'in çevresinde Siyonist rejime tehdit oluşturan Suriye, Lübnan ve İran gibi ülkeleri zayıflatmak olarak ortaya konmuştur. Bu siyasal dönüşümle, bölgede belirli bir güç olarak sivrilen ülkelerin törpülenerek, İsrail'in rahatlatılması amaçlanmaktadır.
Projenin bir diğer ayağını oluşturan ekonomik dönüşüm, bölge ekonomilerinin yolsuzluk ve dolayısıyla şiddet üreten yapısının dağıtılması gibi masumane bir amaç ortaya koymuştur. Ama projenin açıkça ilan edilmeyen ekonomik hedeflerinden birinin, İsrail ekonomisini bölge ekonomilerine eklemleyerek, uzun vadede İsrail'e ve Batıya bağımlı kılmak olduğu da bir gerçek. 1994 yılından itibaren Barış Süreci ile paralel biçimde uygulanmaya çalışılan "Ortadoğu Ekonomik Zirveleri" projesinin, İsrail'in barış karşıtı eylemleri sebebiyle istenilen sonucu vermemesi, Amerikan yönetimini yeni arayışlara itmişti. İsrail ekonomisini Arap ülkeleri ile yakınlaştırmayı amaçlayan bu zirveler, Filistin'deki gerilimin artması sebebiyle Arap ülkelerince soğuk karşılanmıştı. Bu kez İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında serbest ticaret bölgeleri oluşturulmasını teşvik eden ABD, kendi ülkesine yapılacak ithalatlarda bu serbest bölgelere ayrıcalık tanıyarak, Arap ülkelerini İsrail ile ekonomik işbirliğine teşvik etti. Ama bu projeye de Ürdün dışında olumlu yaklaşan çıkmadı.
Bu şekilde İsrail'in ekonomisini rahatlatma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanan ABD, son olarak gündeme getirdiği BOP'un ekonomik dönüşüm ayağını kullanarak İsrail ekonomisine omuz vermeyi hedeflemektedir. Serbest piyasa ekonomisinin kurulması adı altında Arap ülkelerinde İsrail'i kabul etmeyen yapıların dağıtılması, en azından zayıflatılması gündemdedir.
BOP'un önemli amaçlarından birini, stratejik dengelerin ABD ve İsrail lehine yeniden dizayn edilmesi oluşturmaktadır. İsrail'e tehdit oluşturan kimi ülkelerin tasfiyesi, bu olmaz ise, parçalanması, bu da olmaz ise zayıflatılması öncelikli amaçtır. Irak'ın işgali belki tamamen BOP'un bir sonucu olmasa da, ileriye dönük olarak bu projenin stratejik hedeflerine hizmet edecek şekilde kullanılacaktır. Bölgeye askeri olarak yerleşmekle ABD, İsrail'e lojistik desteğini kolayca verebilecek ve İsrail düşmanlarını kolayca caydıracak bir avantaj elde etmiştir.
Özetlemek gerekirse, BOP, Amerika'nın Avrasya stratejilerine hizmet edecek iddialı bir projedir. İsrail de, bu stratejilerin önemli bir parçasını oluşturduğundan, projenin oluşturmak istediği bölgesel düzenden en fazla istifade edeceklerin başında gelmektedir.