Bu Dünyaya Kendimi Yazdıramadım “İnsan” Diye 

Bünyamin Doğruer

Renginden dolayı öldürülenlere ithaf olunur…

Senin tenine sıkılan kurşunlar

Benim yüreğimi parçalıyor

Boğulan adam boğulan insanlık

Elleriyle utanç toplasın ırkçı zorbalar

Görüntüler korkunç

Ateş gibi yanan sesi duyduk

Bir hançer sokuldu insanlığın kalbine

Artık sesimiz Malik el-Şahbaz

Rengimiz benzer Bilal’inkine

En kara günler yaşadık tenimiz gibi

Ama vurgunuz özgürlüğün denizlerine

Siyah çocuklar uyandı Washington'da

İndi sokaklara derin bir öfke 

İnsanlığın yüzüne çarpan vahşi Amerika

Bir gün batacaksın zulümlerinle

Beyaz adam dizleriyle boğdu Floyd'u

Yerde

Vahşice öldürülmüş insan yatıyor

Sözün bittiği yerde

Öç almaya hazır gözlerde

Şimdi umut ırmakları akıyor

Bir çığlık var orda ateş gibi yanan

Yüzlerce yıllık bir yara açılan

Irkçılık, kahrolası ırkçılık, kanaya kanaya yayılan

Acı bir kök tadı insanlığın midesini bulandıran

Amerika yanıyor

Irkçılıkla besleniyor Washington

İnsanlar mutsuz

Kılıç gibi keskin öfkesiyle sokaklarda

Zulme karşı dimdik ayakta

Yüreklerde çarpan güneşin türküsü söyleniyor

Eşitlik, adalet, özgürlük

Siyah tenlerde pırıl pırıl

Karanlıklar ateşe veriliyor

Zulmün paslı kilididir kırılan 

İnsanlar kol kola ırkçılığa karşı

Birbirini seven birbirine güvenen

Böyle bir insanlık paydasıdır özlenen

Beni boğdu beyaz adam

Silahın namlusuna ırkçılık sürenler

Şu hayatta oksijeni çok gördüler

Sen pis bir zencisin dediler

Ve ben gidiyorum diğer âleme

Bu dünyaya adımı yazdıramadan “insan” diye