I
Kişiliğini ve kimliğini çevreleyen, diline tüneyen kirliliği göremeyen, görmek de istemeyen insanların çokluk ve yoğunluğu; bir namus gibi özenle sakladığımız, üzerine titreyerek korumaya, biriktirmeye çalıştığımız umudumuzun bile köküne kibrit suyu dökmeye yelteniyor.
Dimağına pelesenk olan o geniş ağızlı ve murdar mağaradan kurtulmak isteyenlerin de çığlığı revan olmuyor, yola koyulmuyor, yankı bulmuyor ne yazık ki.
İnsanlık mecalsiz. Güzellik kötürüm. Aşk özürlü. Düşünce nakıs. Söz şevksiz. Feryatlara, çığlıklara susturucu takılmış. Muhalefet alabildiğine ikna edilmiş. Rızık tedirgin. Hamd isteksiz. Günah pervasız. Ve elbette "bunca tuğyan, bunca ıssızlık..."
II
Düşünsel kütlük ve duygusal körlükle çevrelenmiş yorgun, yalnız ve belleksiz bireyler; düşkün, dirençsiz ve unutkan bir toplum haline gelişimize olumsuz anlamda ivme kazandırıyor. Harabeye dönüşmüş, körelmiş, düşkünlük, şaşkınlık ve tembellikle malül, geleneksel ve modern hurafelerle kirletilmiş, tütsülenmiş zihinler, kimlik, kişilik ve iyiliğin erimesine de müsait oluşu sürekli hazırlayıp hızlandırmaktadır.
Sadece seyreden, edilgenliği toplumsal bir nitelik olarak içselleştiren bir toplumun içindeyiz: Okulların önünde başörtülü küçücük kızların coplanışını, ekmeğimizin her geçen gün biraz daha küçülüşünü, utanmazlık, ahlaksızlık ve alçaklığın yayılışını izlemekle yetiniyoruz. Kendini kurtarmaya çalışan, yalancılığı ve bencilliği asla terk etmeyen, her gün birilerinin önünde takla atan politikacıları alkışlayan insanları görüyoruz. İşsizlik, yoksulluk çocuğuna önlük alamadığı için canına kıyan çaresiz babaların görüntüleri eşliğinde derinleşiyor. Birçok insan, ölümü göze alarak gemi ambarlarında, havasız kamyon sığınaklarında ülkeyi terk etmeye çalışıyor. Küstah yöneticiler, gönüllü kölelerin sırtından sopayı eksik etmiyor. Rehin alınan hastalar, borcunu ödeyemediği için tutuklanan köylüler, artık bütün şehirlerde görülen tinerci çocuklar, çöp bidonlarından beslenmeye çalışanlar ne kadar kanıksanıyor artık. Üstelik ağlayıp sızlayanlar hep egemenler, zenginler, iktidar sahipleri bu ülkede.
Diğer taraftan "yeni ve küresel zulüm düzeni" yeryüzünü ateşe, kana, gözyaşına boğmaya devam ediyor. Filistin, bitimsiz bir yangın ve yıkım yeri artık. Hergün onlarca insan, en ağır ve iğrenç insanlık suçları eşliğinde katledilmekte. Amerika, Irak halkı üzerinden dökeceği kanlara önsözler yazarak, üslerini ve yandaşlarını çoğaltmaya çalışmakta. Yeryüzü tedirgin ve sessiz. İnsanlık onurunu yutkunuyor. Şeytan her yere kötücül ilmekler, düğümler atmakta.
III
'Bu cennet bu cehennem'i yurt edinmiş insanlar onurlu sesleri, sıcak elleri, dönüştürücü çabaları beklemekteler hala. Unutmayalım ki güzel yaşamak; doğruya, adalete, özgürlüğe ve geleceğe yönelmek isteyenlere, doğrunun tanıklığını yine doğru bir biçimde yapmaktadır. Bu çabayı bilinçli ve erdemli bir tutumla biriktirip paylaşmaktır!
"Kim izzeti istiyorsa, bilinsin ki, izzetin hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler ulaşır. Onları da Allah'a salih amel ulaştırır."