11.3.1995 tarihinde İDKAM'da Bosna'daki müslümanların son durumu hakkında, Bosna'da yayın yapan televizyon kuruluşu Kanal 7 (İC7)'nin Genel Yayın Müdürü Süleyman Çelikoviç bilgi aktardı.
Aynı zamanda 7. Tümen'de bölük komutanı olan Çelikoviç Kanal-7 isminin de bu tümenden geldiğini belirtti. Çelikoviç ile beraber Bosna İslam Merkezi Sekreteri Fazıl Sipahiç, 7. Tümen'de şehit ailelerine yardımdan sorumlu Şefik Beganoviç ve lojistikten sorumlu komutan yardımcısı Azar Bektaş da yer yer aktarımda bulundular.
Çelikoviç savaş öncesi ve başlarıyla karşılaştırılamayacak kadar büyük bir İslami gelişmenin söz konusu olduğunu, tüm dünyada Bosnalı müslümanları temsil eden görevlilerin bulunduğunu bunlara mukabil ekonominin kötü olduğunu belirttikten sonra; "Bu dört faktörü de göz önüne aldığımızda Avrupa'nın ortasında düşündüğümüz manada bir İslam devleti kurabileceğimize inanıyoruz" dedi.
Savaşın başlarında camilerin karargah olarak kullanıldığını söyleyen Çelikoviç, İslami gelişmenin büyük mesafe katetmesine rağmen hala sosyalist vb. düşünceleri taşıyan, Batı'ya yüzünü çevirmiş insanların da bulunduğunu ama yöneticilerin büyük bir çoğunluğunun, mesela belediye başkanlarının müslümanlardan olduğunu belirtti.
Bosnalı güçlerin içinde Sırp ve Hırvat asıllıların da bulunduğunu belirten Çelikoviç, Müslüman Güçler'in içinde Sırp ve Hırvat asıllıların bulunmadığını bunun da doğal olduğunu, aslolanın ilk önce birliği sağlamak olduğunu bunu gerçekleştirmek için de çeşitli taktiklere başvurulabileceğini vurguladı.
Çelikoviç daha sonra sözlerini şöyle devam ettirdi: "Şu anda Hırvat - Müslüman Federasyonu var. Bu federasyona Sırplar da dahil. Fakat bu anlaşma kağıt üzerinde, bu durumun böyle devam edemeyeceği herkesin malumu. Çok istisnai şartlar dışında anlaşmanın başarıya ulaşması mümkün değil" dedi.
Müslümanların ordudaki etkisinin nerden kaynaklandığının sorulması üzerine Çelikoviç şunları söyledi: "Savaşın başında Müslüman Güçler en zor şartlarda mücadele verdi, bir çok stratejik bölgeyi kurtardı ve en fazla şehidi verdi. Tüm bunlar Müslüman Güçler'in hem askeri hem de dini açıdan çok büyük bir etkisinin olmasını sağladı. Mesela Rasim Deriç adlı bir komutan 50 bin kişiye komuta etmekte. Bu komutan genel İslami dalganın etkisinde; öyle ki 3 ayları bile tutuyor, Ramazan'da iftar verip teravih kıldırıyor. Bosna, gerek ordu gerekse halk olarak İslamileşme noktasında dünyanın en özgür ülkesi. İslam şeriatını uygulayan bir iki ülke dışında, askeri tevhid bayrağı taşıyan ve askerini tekbirlerle selamlayan bir ülke daha yok. Mesela komutan protokol yürüyüşünden sonra durup askere: "es-Selamü aleyküm" diyor, ordu hep birlikte "Aleyküm selam" diyor. Komutanın konuşmasının coşkulu bir yerinde askerlerden biri "tekbir" diye bağırıyor ve ordu hep birlikte "Allahu Ekber" diyor, bazen komutanın kendisi "Tekbir" diye bağırıyor. Ordu son derece düzenli ve eğitim sırasında koşarlarken en önde yeşil Tevhid Bayrağı taşıyorlar. Tüm bunlar Avrupa'yı ve Federasyon'u endişelendiriyor ve baskı yapıyorlar. Şu anda bazı tavizler vermek zorunda kalıyoruz ama bu geçici, böyle davranmak zorundayız.
Çelikoviç bir soru üzerine Fikret Abdiç ile ilgili şunları söyledi: "Savaştan önce büyük bir fabrikanın müdürüydü. Komünist olmasına rağmen pek çok insana iş imkanı sunduğundan sevilirdi. Savaştan sonraysa yolsuzlukları ortaya çıktı hatta hapse girdi. 1992'de Ali İzzet Begoviç Salengo'da hapisteyken darbe teşebbüsünde bulununca O'nun gerçek niyetini anladık. Sürekti kendini ayrıştırmış, Sırplar ve Hırvatlarla gizli görüşmeler yapmıştı. Bruxelies'deki görüşmelerde de sürekli problem oldu. Lojistikten sorumlu komutan yardımcısı Azar Bektaş ise Fikret Abdiç'in Komünist yönetim zamanında yetiştirilmiş biri olduğunu, tüm yaptıklarının önceden planlanmış oyunun parçaları olduğunu, müslüman halkın arasına planlı şekilde sokulmuş bir ajan olduğunu belirtti. Ayrıca Fikret Abdiç ile ilgili haberlerin yanlış aktarıldığını O'na bağlı birliklerin sayısının çok az olduğunu, genellikle de Sırplar'ın onların üniformasını giyip saldırdıklarını söyledi.
Çelikoviç yolların kısmen yine Hırvatların kontrolünde olduğunu ama herhangi bir problemin olmadığını söyledi. Orduda uçak bulunmadığını ama helikopterin mevcut olduğunu söyleyen Çelikoviç, ağır silahlarımız yok ama Sırplar'dan epey silah ele geçiriyoruz dedi.
Yardımlarla ilgili olarak da Refah Partisi'nin topladığı söylenen meblağdan daha fazlasını yardım olarak kendilerine ulaştırdığını fakat yapılan anti-propagandadan sonra yardımların bir hayli azaldığını, müslümanların bu oyunlara kanmamaları gerektiğini söyledi. En çok yardımın halk olarak Türkiye'den devlet olarak ise İran'dan geldiğini belirtti. Bir ısrarlı soru üzerine ise: "Kesinlikle kalbiniz mutmain olsun insan yardımına ihtiyacımız yok ayrıca buna sizin ihtiyacınız olacak" dedi.
Bosnalı komutanların Allah'a olan tam iman ve güvenleri sözlerinden ve yüzlerinden okunuyordu. Israrlı ve kesin cevap istenilen bu soru karşısında gösterdikleri onurlu tavır da tüm müslümanlarca örnek alınması gereken bir tavırdır.