Haksöz'ün 100. sayıya ulaşmış bulunması, tek başına bu özelliği bile, onu alkışlamamıza ve takdir etmemize sebep olacak mahiyette bir başarı. Haksöz, misyonunun ve hedeflerinin gereklerine uygun olarak maraton koşmaya kendini ayarlamış görünüyor. Bir maraton koşucusu için gerekli nefes ve tempo ekonomisini başarılı bir şekilde sürdürebilmesi, onu böyle takdire şayan bir sürekliliğin kahramanı yapmış bulunuyor.
Süreklilik bizde önemli bir değer. Bugün, bir siyasi hareketin varlığı süresince ne yapıp ne yapmadığı, vaadettiklerinden hangilerini gerçekleştirdiği ya da ilkelerine ne kadar uygun siyaset yaptığı konuşulmuyor da, liderin ve kadrolarının şu kadar senedir yılmadan bu siyasi mücadeleyi sırtlamalarından tek erdem olarak söz ediliyorsa, süreklilik, toplum nezdinde de önemli ve değerli bir vasıf olarak görülüyor demektir. Hele geçen sayıda Rıdvan Kaya'nın çok güzel belirttiği gibi, süreklilik ile ilkelilik bir arada sürdürülürse o zaman maraton anlamlı neticeler hasıl etme kabiliyetini ve hakkını kazanır.
Maraton, toplum ile "uyum" endişesi ve hassasiyeti gözetmeden koşuluyorsa anlamı bir kat daha artar. Çünkü kendini toplumun hantal, yorgun ve kısır gövdesine teslim etmeyi erdem belleyen kolaycı hareketlerden farklı ve daha zahmetli bir kulvarda varlığını sürdürür. İşin ucunda "toplum düşmanı", "radikal" gibi ucuz, içeriksiz suçlamalar bulunsa bile. Aslında bir toplum, kendisini sarsmaya, zihin tozlarını silkelemeye soyunan her harekete şiddetle ihtiyaç duyar. O toplumun fertleri bu ihtiyacı her zaman hissetmeseler de. Yenilenme, yenilenerek güçlenme ve derinleşme ancak böylesi bir ihtiyacın birileri tarafından temsil edilmesi ve cevaplandırılmasıyla mümkün olabilir. Diğeri kolay yol. Bu kolay yolu seçenlerin, toplumun o yorgun gövdesinde sığınak arayanların tarihle esamisi okunmaz. Ama zahmetli yolu, gerekirse toplumun değerleriyle çatışmayı (ya da daha yumuşak bir ifadeyle, karşılaşmayı) göze alarak tercih edenler ise tarihe mutlaka silinmez izler bırakırlar. Ve toplumlar her zaman bu izleri sürerek kendilerini var ederler.
Haksöz'ün temsil ettiği değerler, yıllarca bu karşılaşmanın, ya da toplumun, ya da toplum ile "uyum" endişesini baş değer olarak görmemenin zahmetinin zahmetini göze alarak, ama onu bir insani varoluş meselesi olarak gördüğü için ondan hep bir hayır umarak bugüne geldi. İçerden ve dışarıdan birçok suçlamaya, damgalamaya, iftiraya ve zulme maruz kaldığı halde bugün, öteki kolaycı aktörlerin buharlaştığı bir zamanda bir mücadele dayanağı ve sığınağı haline gelmişse bundan hem toplumun bizatihi kendisinin, hem de o acımasız suçlama ve iftiraları atanların alacakları dersler var demektir.