Muş Alparslan Üniversitesi ıslah ve hayır merkezli faaliyetlerle dikkat çeken bir üniversite. Bu üniversitenin basından takip ettiğimiz kadarıyla en etkin faaliyetlerini bir öğrenci topluluğu yürütüyor. Çeşitli ders etkinliklerinden konferanslara, ilmî etütlerden yardım çalışmalarına uzanan geniş alanda faaliyet yürüten Hayırda Buluşanlar Öğrenci Topluluğunun akademik danışmanı öğretim elemanı Hatip Erdoğmuş, topluluklarının nasıl bir iyilik hareketine dönüştüğünü anlattı.
- Hayırda Buluşanlar Öğrenci Topluluğunu tanımak isteyenler için kısaca neler söylersiniz?
Hayırda Buluşanlar Öğrenci Topluluğu, Muş Alparslan Üniversitesi bünyesinde kurulan ve dört yıldan fazladır aktif çalışan bir öğrenci topluluğudur. Topluluk; tevhid ilkesine bağlı, yardımlaşan, iyiliği ve hayrı yayan, bulunduğu çağı okuyup anlayabilen, akademik donanıma sahip vizyoner gençlerin bir araya gelerek kurduğu bir topluluktur. Hayra açılan her kapıya koşmayı, özellikle gençler arasında bu bilinci canlı tutmayı hedefleyen topluluğumuz; gençlerin, bulundukları üniversiteye, kente, yaşadıkları coğrafyaya ve İslam ümmetine karşı aidiyet hissini taşıyan bireyler olarak yetişmelerini hedeflemektedir.
- Topluluk olarak ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz?
Öğrencilerimizin bilinçli, vizyoner, akademik olarak donanımlı olmaları bizim için oldukça önemlidir. Bunun için üniversitemizdeki tüm öğrencilerin faydalanabileceği birçok kurs, konferans, şiir yarışması ve atölye çalışmaları düzenledik. Çay Kitap Simit, İngilizce Pratik, Makale Analizi, Farsça Pratik, Kur’an’ı Anlamaya Doğru, Film Değerlendirme Atölyesi, Kürtçe Tefsir, Osmanlıca, KPSS/DGS Matematik, Kudüs İçin Yaz (yarışma), Nasıl Bir Gençlik (konferans) adlı etkinlikler bunlardan birkaçı. Yine yeryüzünde özellikle mazlum coğrafyalarda yaşanan hak ihlallerini anlatan sergiler açtık, buradaki insanlar için kermesler düzenledik. Toplumda çeşitli konularda farkındalık oluşturmak için toplu kitap okumaları yaptık, stantlar açtık, yürüyüşlerdüzenledik. Özellikle köy okullarında okuyan çocuklar için birçok kampanya başlattık. Muş'ta 60’a yakın köy okulunu ziyaret edip 6 binden fazla öğrenciye dokunduk. Binlerce öğrenciye; kitap, kırtasiye, oyuncak, bot, mont ve çeşitli hediyeler dağıttık. Geçen Kurban Bayramında bir gönüllü kuruluşun da desteğiyle köylerde iki yüz elli çocuğa bayramlık kıyafet ve ayakkabı dağıttık. Bizim gönüllülerin tespit ettiği yaklaşık otuz aileye belirli periyotlarla gıda, ev eşyası, yakacak ve nakdi yardımlar ulaştırdık, ulaştırmaya da devam ediyoruz. Belirli periyotlarda sokaklarda ve hayvan barınağında yaşayan hayvanları beslemeye gidiyoruz. Bunun için bazı gönüllülerimiz, lokanta, restoran, kafe ve yurtlarda artan yemekleri topluyorlar.
- Muş Alparslan Üniversitesine bağlı bir topluluk olarak iyiliği bütün şehre yaymayı hedefleyen geniş bir programınız var. Üniversite yönetiminin desteği oluyor mu?
Çalışmalarımızın bu kadar fazla ve de bereketli olmasında üniversitemizin bizlere sürekli destek olmasının çok büyük bir payı vardır. Maddi manevi destekleriyle sürekli yanımızda olan üniversitemize özellikle teşekkür etmek istiyorum. Bizler personeli ve öğrencisiyle kocaman bir aileyiz. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat'ın yaptığımız çalışmalara destek olmaları öğrencilerimizin şevkini daha da artırıyor. Üniversitemizin akademik ve idari personeli de sundukları maddi katkılarla her zaman yanımızda yer almaktalar. Biz üniversite bünyesinde faaliyet yürüten bir topluluğuz, dolayısıyla yaptığımız her çalışma için üniversiteden izin almak bazen de belirli kalemlerde destek talep etmek zorundayız. Şimdiye kadar yaptığımız çalışmaların izinleri konusunda, resmî prosüdürün yürütülmesinde, gerekli desteklerin sunulması noktasında ciddi manada hiçbir sıkıntı çekmedik. Tam tersine işlerimiz beklediğimizden daha çabuk sonuçlandırılıyor. Tabii ilgili birimlerin hepsinin bizi tanıyor olması, çalışmalarımızı faydalı bulmaları en önemlisi bizlere güvenmelerinden dolayı taleplerimiz geri çevrilmiyor. Bunun için Yüce Allah’a hamd ediyoruz.
- Yaptığınız çalışmalarda öğrencilerin ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müthiş… Biz -en azından şimdilik- bir dernek ya da vakıf değiliz. Üniversitenin bizler için hazırladığı tüzük çerçevesinde öğrencilerin bir araya gelmesiyle kurulan bir yapıyız. Bu yapının yönetiminde akademik danışman öğretim elemanı hariç tamamen öğrenciler yer almakta. Ayrıca yapılan faaliyetler de tamamen gönüllülük esasına dayanıyor, katılımda bir mecburiyet zorunluluk yok. Buna rağmen yaptığımız çalışmalarda gönüllü olarak yer alan yüzlerce öğrenci var. Üniversitenin her biriminden, farklı düşüncelere sahip yüzlerce öğrenci bizim yaptığımız etkinliklerde bir araya gelerek hem kendini akademik olarak geliştiriyor hem de yardım faaliyetlerine katılarak iyilikte, hayırda bulunuyor. Bugüne kadar organize ettiğimiz kurs ve atölye çalışmalarına üniversitemizden katılan yaklaşık 600 öğrenci oldu. Farklı düşüncelere sahip öğretim elemanlarının öğrencilerin faydasına olduğunu düşünüp destek verdikleri kurs ve atölye çalışmalarımızda kontenjan sınırı olmasaydı bu sayı daha da büyük olurdu. Ben gözlemlerimde şunu gördüm: Öğrencilerimiz; iyiliğe eğilimli, vicdanlı ve içlerinde büyük bir enerji taşıyorlar. Bunu doğru yere kanalize ederseniz öğrencilerin eliyle harika işler ortaya çıkarırsınız. Aslında öğrencilerimiz, derslerin dışında, onları hem akademik anlamda yetiştiren hem de sosyal aktivitelerin içine çeken etkinlikler arıyor. Onlara bu imkânı sağladığınızda gerisi geliyor zaten.
- Bir öğrenci topluluğu olarak bu kadar yardımı nasıl yapabiliyorsunuz?
Yukarıda saydığımız akademik faaliyetlere gönül veren öğretim elemanlarının ücretsiz destek vermeleri önemli bir imkân. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ek olarak hayır faaliyetlerimize gelince yardım ettiklerimizin hayır duaları, öğrencilerin yaptığı infakın bereketi ve hayır yolunda öğrencileri yalnız bırakmayan hayırseverlerimizin katkıları… Farklı etkinliklerimiz olsa da yaptığımız yardım çalışmalarıyla daha fazla biliniyoruz. Yardım çalışmalarının olabilmesi için maddi imkânların yeterli olması gerekiyor. Bir öğrenci kuruluşu için normalde maddi imkânlar çok kısıtlı olur. Ama bizde bunun böyle olmadığına şahit oluyoruz. Kendi harçlıklarından artırıp çalışmalara destek çıkan, yaptığımız çalışmaları çevresindekilere anlatarak onlardan destek alan öğrencilerimizin özverileriyle bu çark dönüyor. Yaptığımız bütün yardım faaliyetlerinin her anında öğrencilerimiz yer alıyor. Özellikle yardım talebiyle bize gelen aileler ya da köy okulları olduğunda öğrencilerimiz yardım yapmadan önce orayla ilgili bir değerlendirme yapıyor, aileyi ziyaret ediyorlar, tüm bu değerlendirmelerden sonra yardıma karar veriliyor. Yardım öncesinde ve yardım esnasında hep öğrencilerimiz yer alıyor dolayısıyla öğrenciler gittikleri ortamı da görmüş oluyorlar. Ailenin yaşadığı şartları, köy okulunun içinde bulunduğu kısıtlı imkânları, öğrencilerin durumunu yerinde gördüklerinde daha çok motive oluyorlar, empati kuruyorlar, daha çok kişiye ulaşmak için gayret gösteriyorlar. Bununla ilgili bir öğrencimizin örnekliğini, duyarlılığını paylaşmak istiyorum: Durumu çok kötü olan, üç küçük çocuğuyla hayata tutunmaya çalışan bir ailemizin içinde bulunduğu durumu gören bir öğrencimiz o güne kadar biriktirdiği paranın tamamını (ki çok yüksek bir meblağdı) “İhtiyacı olanlar varken ben bu parayı hesabımda tutamam.” diyerek ailemizin ihtiyacı için harcadı. Bu öğrencimizin durumu da çok iyi değildi ama yüreği zengindi. Öğrencilerimizin yaptıkları paylaşımlar aracılığıyla yurtlarında, sınıflarında gezdirdikleri kumbaralarla ailelerin gıda ve eşya ihtiyacını; köy okulundaki çocukların kitap, kırtasiye ve bot gereksinimini karşılamak için koşturduklarına şahit oluyoruz. Her ayın ilk haftasında burs ve kredilerini aldıklarında bundan bir miktar ayırmayı kendilerine alışkanlık haline getirmiş öğrencilerimiz var. Öğrencilerimizin bazen kendilerinden bir parça kabul ettikleri çok uzaklarda-sözgelimi Suriye’de, Gazze’de- yaşayan mazlumların yardımına koşmak için koşturduklarını görünce geleceğe dair ümitlerimiz daha da artıyor.
- Sosyal medya, çalışmalarınızda bir role sahip mi?
Sosyal medya çok önemli bir role sahip. Günümüzde insanların çoğunun aktif kullandığı önemli bir yer. Bizim öğrencilerimiz de toplulukları için bu mecrayı çok aktif kullanmaktadırlar. Hem topluluk adına açılan hesaplar üzerinden hem de kendi özel hesapları üzerinden insanlara ulaşmaya çalışıyorlar. Sosyal medyanın bizim için şöyle bir faydası daha oluyor: Bizim öğrencimiz olup mezun olanlarla irtibatı bu kanal üzerinden sürdürüyoruz. Bizim gönüllülerimiz mezun olduktan sonra bizlerle bağlarını koparmıyorlar. Özellikle bu bağın kopmamasında sosyal medyanın önemli bir yeri vardır. Öğrencilerimiz mezun olduktan sonra gittikleri memleketlerinde ya da çalıştıkları yerlerde yardım çalışmalarını sürdürüyorlar. Oradaki çalışmalarına -ihtiyaç duyulması durumunda-bizler de katkıda bulunuyoruz. Birbirimizden uzak da olsak irtibatı asla kesmiyoruz.
Sosyal medyayı gençler çok iyi kullanıyorlar. Yaptıkları etkinlikleri birçok kişiye duyurabiliyorlar. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar aracılığıyla Türkiye'nin birçok yerinden bizlere destek geliyor. Örneğin sosyal medya aracılığıyla İzmir’deki bir gruptan köy okulları için bize el örmesi onlarca atkı ve bere geldi, İstanbul’daki bir yardım grubundan onlarca bot ve mont geldi, farklı üniversite toplulukları lisedeki kulüpler aracılığıyla bizlere yüzlerce kitap gönderdi, Rize ve Adana’daki hayırsever vatandaşlarımız tarafından bizlere yardımlar ulaştırıldı, Türkiye’nin farklı illerinden onlarca hayırseverin desteğiyle farklı köylerden belirlediğimiz ihtiyaç sahibi 250 öğrencimize bayramlık giysi alınmasına vesile oldu, üç öğrenciye burs sağlandı... Sosyal medya; mezunlarımızla bağımızı sürdürmek, yaptıklarımızı anlatmak, sesimizi duyurmak ve hayırseverlere ulaşmak için önemli bir araç.
- Bütün bu çalışmalarda ne tür sorunlarla karşılaştığınızı ve beklentilerinizi sorsak neler söylersiniz?
Sorundan ziyade bazen bizim gücümüzü aşan durumlarla karşılaşıyoruz. Bu gibi durumlarda karşıdakilere yeteri kadar yardımcı olamadığımızda huzursuz oluyoruz. Örneğin beş çocuğuyla kalan bir annenin hem kira hem de yakacak sıkıntısı vardı. O anda imkânlarımız sadece birine yetmiş ve onlara yakacak almıştık ama kirada yardımcı olamadığımız için öğrenciler üzülmüştü. Bazen çok kalabalık köy okullarına gidiyoruz, bu okullarda özellikle bot ve montu sadece ihtiyacı olanlara dağıtabiliyoruz. Bunu gören kimi çocukların hüzünlenmeleri bizleri çok kötü etkiliyor. İhtiyacı olmasa dahi çocuklar etkileniyor. Bu yaşadıklarımızdan sonra şöyle bir karar aldık: Gittiğimiz köy okulundaki tüm çocuklara yardım götüreceğiz ve öyle de yapmaya başladık. Bu sefer de maalesef çok kalabalık okulları elemek zorunda kaldık. İmkânlarımızın yetersizliğinden dolayı bu okulları elemiş olmamız bizi rahatsız ediyor. Ayrıca kış aylarında burada kar çok fazla yağdığı için köy yolları kapanıyor, planladığımız bir köy okuluna gidişimizi ertelemek zorunda kalıyoruz, bu durum bazen haftaları bile bulabiliyor. Yine köy okullarına yardımları götürdüğümüzde gönüllülerimizden gelmek isteyen çok fazla oluyor, araçta yer olmadığı için hepsini götüremiyoruz, bu durumda da gönüllülerimiz üzülüyor. Tabi bu, tatlı bir üzüntü.
- Bir öğrenci topluluğuna göre çok fazla şey yaptığınız söylenebilir. Öğrencilerinizi bu kadar azimle çalışmaya motive eden nedir?
Öğrencilerimizin çoğu bu bölgeden, kırsal kesimden gelen, zor şartlarda yetişen insanlar. Özellikle yardım konusunda çok iyi empati kurduklarını düşünüyorum. Yardıma ihtiyacı olan bir aileyi, kışın botsuz, montsuz okula gitmek zorunda olan bir çocuğu çok iyi anlıyorlar; çünkü onlarda zamanında bunu yaşamış, görmüş dolayısıyla diğerlerinin bundan etkilenmesini istemiyor. Bazen gönüllülerimizin köylerindeki okullara gidiyoruz, kendisinin okuduğu okuldaki bir çocuğa dokunmak, yardımcı olmak onun için son derece mutluluk verici. Dışardan, büyük şehirlerden gelenleri, maddi durumu nispeten daha iyi olan öğrencileri gittiğimiz ailelere, köy okullarına götürüyoruz; gördükleri manzara karşısında çok etkileniyorlar ve ellerinden geldiğinden fazlasını yapmak için çabalıyorlar. Bizim yaptığımız yardımlar aracılığıyla ilk defa bir köyü gördüğünü söyleyenler bile var.
- Resmî ya da sivil kurumlardan herhangi bir destek alıyor musunuz?
Yardımcı oluyorlar. Özellikle araç konusunda Muş Milli Eğitim Müdürlüğü ve belediyeden sürekli destek alıyoruz. Araç talebimizi hiç geri çevirmediler bugüne kadar. Yılsonunda -genelde Ramazan ayında- tüm gönüllülerimiz için düzenlediğimiz yemekli etkinliğimizde belediyemizin destekleri oluyor. Sevgi evlerinde, yetiştirme yurtlarında kalan çocuklara yönelik bazen etkinliklerimiz oluyor. Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü bize yardımcı oluyor. Kimi sivil toplum kuruluşlarından da destekler geliyor. Özellikle Muş Özgür-Der’deki arkadaşlardan destek verenler oluyor. Bursa merkezli Muş Derneği, İyi Kalpli Eller, Yeryüzü İyilik Hareketi, Bilgi ve Erdem Vakfı gibi sivil kurumlardan da bazen destek alıyoruz. Bize ulaşıp bizim aracılığımızla ihtiyaç sahibi aileler, köy okullarına yardım dağıtmak isteyen kimi sivil toplum kurumları oluyor. Ailelere ve köylere ulaşma konusunda tecrübeliyiz ve bunlarla ilgili tuttuğumuz bir datamız var.
- Son zamanlarda Muş sınırlarını aşıp Türkiye'nin farklı illerinde de yardımlar yapıyorsunuz. Muş gibi küçük bir ilden başka illere ulaşmayı ve yoksul kesimlere sahip çıkmayı nasıl başarıyorsunuz?
Özellikle üniversitemizden mezun olan gönüllülerimiz ve üniversitelerin yüz yüze öğretime ara verip sanal sınıflar aracılığıyla öğretime yönelmesiyle memleketlerine dönmüş olan gönüllülerimiz aracılığıyla ulaşıyoruz. Bildiğiniz gibi dünyada nerdeyse tüm ülkelerin karşı karşıya kaldığı Covid-19’un ülkemizde görülmeye başlamasıyla biz de bütün bir halk olarak mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu mücadele kapsamında alınan tedbirler kapsamında bazı işyerlerinin geçici bir süreliğine kapatılmasına karar verilirken, 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı bulunan kişilere de sokağa çıkma yasağı getirildi. Ülke olarak bu hastalıktan dolayı işini kaybedenler, evden çıkamayan yaşlılarımız, ihtiyaç sahibi ailelerimiz için başlatılan çalışmalara bizler de topluluk olarak imkânlarımız ölçüsünde destek olmaya çalışıyoruz. Gönüllü öğrencilerimiz ve mezunlarımız, bulundukları yerlerde de bu zor süreçte insanlara yardım etmek istediklerini söyleyince bizler de Muş merkezli yardım faaliyetlerimizi ulusal çapta sürdürmeye karar verdik. Şu ana kadar Aydın, Adıyaman, Bingöl, Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, Hakkari, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Konya, Kütahya ve Muş olmak üzere toplam 13 ilde gönüllülerimiz ihtiyaç sahiplerine destek oluyor. Bundan sonra da destek olmaya devam edecekler. Bu zor süreci hep birlikte, birbirimizle yardımlaşarak, rızkımızı paylaşarak atlatacağız. Bizim sadece kendimizi ve ailemizi değil, kulluğumuzun gereği olarak yoksul kardeşlerimizi de düşünmemiz gerekiyor. Bizler biriktirdiğimizin değil, paylaştığımızın bize kalacağına, rızkımızın paylaştıkça azalmayıp aksine artacağına inanan bir inanca sahibiz. Her işte olduğu gibi burada da atılacak ilk adımın önemli olduğunu düşünüyorum, o ilk adım atıldıktan sonra diğerleri geliyor. Bizde de böyle oldu. Bir iki ilimizde küçük çapta yardımlarda bulunduk sonra bunun yayıldığını, bereketlendiğini gördük. Şimdiye kadar da maddi anlamda bir sıkıntıyla karşılaşmadık çok şükür.
- Bundan sonra çalışmalarınız nasıl devam edecek?
Gücümüz, imkânlarımız olduğu sürece inşallah devam edeceğiz. İmanımız imkânımızdır. Her geçen gün daha çok deneyime, daha geniş bir yelpazeye sahip oluyoruz. Bu tecrübeler neticesinde daha hayırlı ve de bereketli çalışmalar yapacağımızı düşünüyorum. Bu vesileyle değerli okuyucularınıza bereketli bir Ramazan diliyor Yüce Allah’ın onları Ramazan Bayramına kavuşturması için dua ediyorum.