16 Ekim'in Pazartesi sabahında Amerika'nın başkenti Washington sokaklarını dev siyah bulutlar sardı. Geleceğin aydınlığı için özgürlük ve insan hakları mücadelesi veren 30 milyonluk siyah halk, halen kendi dışındaki dünyaya insan haklan ebeliği yapan ABD hükümetini ciddi bir telaşa soktu.
Aylar öncesinden planlanan fakat son ana kadar yapılmasına izin verilmeyeceği vurgulanan "Bir Milyon Siyah Adam" yürüyüşüne ülkenin dört bir yanından gelip katılarak Washington sokaklarını dolduran yaklaşık bir milyonluk siyah kitle, Amerika tarihinde görülmüş en büyük halk gösterisi hüviyetine de sahip oluyordu ki bu gösteriye "sadece siyah erkekler" çağrıldı ve kadınların katılmamaları istendi. 1963 yılında Martin Luther King-tarafından düzenlenen ve toplumun hem beyaz ve hem de siyah bütün kesimlerinden insanların katılımıyla yapılan yaklaşık 250 bin kişilik gösteriyle mukayesesi yapıldığında ABD hükümeti için işin ciddiyeti de öne çıkmaktadır.
İslam Ulusu (National of İslam) hareketinin lideri Louis Farrakhan'ın düzenlediği mitinge katılan bir milyon siyah erkeğe, evinde beklemek zorunda bırakılan bir o kadar siyah kadın da dahil edildiğinde eylem, beyazlar ve özellikle de Yahudiler için çok daha dehşet verici bir görünüm arzetmektedir.
Kendi çıkarlarının sağlanmasında demokrasi ve insan hakları paravanı ile III. Dünya ülkelerine müdahale eden ABD, kirli yüzünü kendi halklarına karşı gizleyememektedir. Eski sömürge nüfusunun yaşadığı Afrikalı kabilelerde bile beyazlara karşı verilen mücadeleler ile siyahların özgürlükleri temin edilirken, dünyanın havariliğine soyunmuş bir devletin kendi içinde asırlarca devam edegelen köleci-kast mantığını sürdürmesi, ikiyüzlülüğünün çarpıcı bir delili olsa gerek.
Bili Clinton gösterinin zeminini kabullenir bir eda ile Amerikan halkına "evimizdeki ırkçılığı temizleyelim" çağrısında bulunmaktadır. Sanki daha önceden hiç yokmuş gibi "siyah adamın acı gerçeğini" görme çağrısı, hapishanelerde bulunan siyah gençlerin sayısının okula gidenlerden daha fazla olduğu bir ülkede oldukça suni ve yutturmaca kalmaktadır. Siyahlar arasındaki işsizlik oranı beyazlardaki işsizlik oranının dört katından fazladır. 30 milyonluk siyah nüfusun 5 milyonunu başıboş büyüyen çocuklar oluşturmaktadır ve az önce de vurgulandığı üzere her üç siyahtan biri ya tutuklu ya da hapistedir. Diğer yandan siyahların yaşam süresi beyazlardan yedi yıl daha azdır. Siyah kitle bir yandan uyuşturucu, işsizlik ve şiddet gibi problemlerle kasıp kavrulurken, diğer yandan pratikte beyazlara olduğu halde kendilerine uygulanmayan sosyal güvenceden yoksun, ızdırap içindedir. ABD kendi içindeki muhalefeti oyalama taktikleriyle eritmeye çalışmaktadır. Üst düzeyde bir takım görenlere Sam Amcaları da getirerek ya da alt kademe hizmet görevlerinde siyahları da istihdam ederek homurdayan siyah halkın öfkesini dindirme yoluna gitmiştir hep.
Yürüyüşe bilinçli olarak siyah halkın bir kısmı daha ideolojik baktıklarından, fikri ve ameli olarak Louis Farrakhan ve İslam Ulusu öğretileriyle uyuşamadıklarından dolayı katılmazken, diğer bir kısmı ise makam-mevki-zenginlik içerisinde şımartılmış ve beyaz toplum içinde kabul görmüş olduklarından dolayı gözlerden uzak durmuşlardır.
Yürüyüşle ilgili olarak yerli ve yabancı basında çıkan haberlerde Louis Farrakhan bir müslüman militan ya da aşırı dinci olarak gösterilmekte ve diğer İslami grupların akidevi anlayışlarından farksızmış gibi olduğu zannedilmektedir. ABD'de Louis Farrakhan en az beyazlardan olduğu kadar İslami çevrelerden de tepki görmektedir. Yapılan mitingin bile bir "ilahi emir" üzere düzenlendiği iddiasında olan Farrakhan, Wallace Fard'ın ilahlığı ve Elijah Muhammed'in peygamberliği akidesini 60'lardan beri halen sürdürmektedir. Bu yüzden Farrakhan'ın çağrısıyla yürüyen siyah kitleyi ABD'de yaşayan siyah müslümanlardan ayrı tutmak gerekir ki zaten bu müslümanlar da Warith Deen Muhammed liderliğinde yürüyüşe katılmayı kabul etmişlerdir.
Louis Farrakhan, Malcolm X'in İslam Ulusu'na kazandırdığı ve hareket içerisinde Elijah Muhammed'e, kısa zamanda kurduğu yakın ilişkisiyle tanınan bir vekildir. Malcolm X'in hareketten ayrılmasıyla E. Muhammed'in sağ kolu konumuna gelen Farrakhan, Malcolm X'e karşı şiddet yanlısı tavırlarıyla öne çıkmıştır. İleri ki yıllarda hareket içi muhalefeti daha sonradan İslam anlayışına dönen Warith Deen Muhammed'e çevirmiştir. 1975'te Elijah Muhammed'in vefatının akabinde W. D. Muhammed iki yüz-bini aşkın bir grupla birlikte İslam Ulusu'nun ayrılmasından sonra, hareket içinde zaten etkin bir pozisyonda bulunan Louis Farrakhan, E. Muhammed'in öğretilerinin sadık bir takipçisi olarak liderliğe geçer ve yirmi yılı aşkın bir süre boyunca bu öğretiler etrafında siyah halkı toplamaya çalışır.
Biçim itibariyle Malcolm X'in ateşli ve aksiyoner söylemine yakın bir çizgi takibeden Farrakhan, 196O'lı yıllarda ABD'de sürekli manşet olan "siyah ırkın üstünlüğü" anlayışını canlı ve dinamik tutmaya çalışmaktadır. Yahudi düşmanlığını her yerde ortaya koyan ve yahudilerden sürekli tepki gören Farrakhan'ın, politik çevrelerce nasıl diskalifiye edileceği hesapları yapılırken, diğer yandan ise Farrakhan'ın mahalli yapılanmayı ulusal, politik bir harekete dönüştürmeyi arzuladığı vurgulanmaktadır.