"Hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna davet et ve onlarla en güzel biçimde mücadele et..." (16/125)
100. sayı münasebetiyle yapılacak değerlendirme, Haksöz'ü arınmaya, daha iyiye, daha doğruya götürücü, daha etkin kılıcı olmalıdır. Bu da derginin fiziki yapısından ziyade, gündemine taşıdığı konular, duruşu, üretkenliği ve istikrarlılığı temelinde olmalıdır.
İslami mücadele dergide, bütünün parçası olarak görülecek bir araçtır. Dışa açılan bir penceredir. Toplumsal değişim ve dönüşümü sağlama vasıtasıdır. Dışa açılan boyutunun yanında iç bünyede ortak anlayışın sağlanması ile homojen bir bütünlüğü pekiştirmek ve kadroların yetişmesine katkıda bulunma fonksiyonunu da yerine getirmelidir.
Dışımızda oluşan gündemle ilgili analizler yapmalı ve ona göre tavırlar geliştirmeliyiz. Ancak dış gündemin akıntısına kapılmak yerine gündemi belirleme çabası içinde olmalıyız. Şayet içinde bulunduğumuz süreç itibarı ile gündemi belirlemede yetersiz kalıyor isek, gündemi etkilemeyi hedeflemeliyiz. Hele iç gündemimizi mutlaka biz belirlemeliyiz. Gündemi belirlemede ve tavır geliştirmede savunma stratejisi yerine mücadeleyi yükseltmeyi esas almalıyız. Karşı saldırı halinde, varolmak/hayatta kalmak için direniş kaçınılmaz bir zorunluluktur. Mücadeleyi bir "İnşa", direnişi bir "beka" olarak görmek gerekir.
Mücadele sürecinde, öncelikle belirsizlikleri aşmak ve bilinçli hedefler belirlemek kaçınılmazdır. Sahih bir dini anlayış ve bu anlayışın kaynaklık ettiği yöntem, amaç, hedef ve ilkelerle varlık kazanan yapılanma, arınarak ve keyfiyeti esas alarak büyümesini sağlamalıdır. Hormonsal büyümeler, bünyede dengesiz gelişmeleri doğurur. Bu dengesizliklerle, karşılaşılan imtihanları aşmak mümkün değildir. Bu nedenle imtihan sürecinin ağırlığı karşısında tökezlemeler, savrulmalar, dökülmeler başlar...
Tarihi süreç içinde din adına geliştirilen kimi içtihadlar, uygulamalar, mistik yaşantılar, iktidarların devamı ve tebanın ehlileştirilmesi için verilen fetvalar din olarak telakki edilmeye başlanılmıştır. Bu muharref dini anlayış ve yaşayış biçimi, egemenlerin işine yaramış, bu nedenle onlardan koruma görmüştür.
Türkiye özelinde, sahih dini anlayışın yaygınlaşması ve sosyalleşmesi çabaları 60'lı yıllarda başlamış, 90'lı yıllarda önemli bir mesafe katetmiştir. 90'lı yıllardaki gelişmelerde Haksöz'ün katkısı büyüktür. Özellikle Kur'an'ı, sosyal alanda yegane belirleyici olarak sayfalarına taşıması ve bunu istikrarlı olarak sürdürmesi önemli bir çaba olarak görülmeli ve takdir edilmelidir.
Yumuşak üslup adı altında sözü eğip bükme yoluna gitmemeliyiz. Sağlam, açık, anlaşılır, belirgin ve onurlu bir duruşumuz olmalıdır. Mutlaka Allah'ın yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet etmeliyiz. Ancak güzel öğüt, hiçbir şekilde zalimlerle, İslam düşmanları ile bir uzlaşı olarak telakki edilmemelidir. Yumuşak üslup taleplerini de bu çerçevede değerlendirmek gerektiği inancındayım.
Son yıllarda, İslami gelişmeler karşısında panikleyerek saldırıya geçen egemenlerin derin kesimi karşısında, İslami kesimde ciddi savrulmalar, geri çekilmeler, tökezlemeler yaşanmıştır. Dünyevileşmenin hazzı ile sendeleyenlerin son durağı da bu olsa gerek. Zira imtihanların arındırıcı olma özelliği vardır. Bütün zorluğuna rağmen arındırıcı boyutu ile imtihanı bir nimet olarak görüyorum.
Bu savrulma ve geri çekilmelere rağmen Haksöz'ün tavır ve duruşu, onurluca olmuştur. Ancak esecek kasırgalar için hazırlıklı olmak zorundayız. Takvayı kuşanmış, "bünyanun mersus" kenetlenmesi ile sağlamlaşmış, deneyimli ve adanmış kadrolarla keyfiyet bulmuş olarak uzun soluklu bir yürüyüş için, her zaman özeleştiriye açık olmak durumundayız. Sahih bir dini anlayış, bu anlayışı hayata geçirme ve buna göre tavır geliştirmeyi başarabilirsek Allah'ın yardımı ile bütün imtihanları aşarız.
Hayırlı bir yürüyüş diliyorum. Allah'ın yardımı, koruması, rahmeti sizinle olsun...