Ciğerleri kanser hücrelerine yenik düşmüş dünya hayatının kötü bir oyuna, çirkef bir kavgaya, yoz bir eğlenceye dönüştürüldüğü karanlık bir zaman dilimindeyiz. İnsanlık hiç olmadığı kadar hüsranda. İnsan kayıp: Aranıyor. Herkes korktuğunun başına gelmesinden korkuyor ve bu yüzden susuyor. Konuşmaktan kaçmanın çare olmadığını, yakalarını çarklara en önce susanların ve korkanların kaptırmasından anlıyoruz.
Modern dünya son yönünde hızla dönüyor. Yeryüzünde binbir dönme dolap; her biri bozuk bir düzen... Dolapları döndüren kirli çarklar acımasızca insan öğütüyor. Çarkları çevirenler; hallerinden şikayetçi köleler. Onlar sistemleri işletedursunlar; sistemlerin efendileri, daha çok kölenin tüm yaşam kullanım haklarını ellerine geçirmekle meşgul. Kölelik faaliyetlerinde yer almak için ayaklarını prangalatanlara hür emeklilikler va'd ediliyor. Bir ömür son birkaç gün için satılıyor.
Gündüzleri sokaklarda dolaşan karaltıların sayısı katlanarak artarken, mavi gökyüzü, nöbeti kara bulutlara teslim ediyor; geceye devreden her gün karanlık daha da koyulaşıyor. Küçük küçük adamlar, büyük büyük laflar ediyor. Kıyametten korkanlar, 'tarihin sonu' demeyi tercih ediyor. Yazılı kağıtlar üzerinde herşeyin sonunun geldiği tartışılırken Kitap'tan bir ses yükseliyor:
Va'd edilen gün yakındır!
Yeryüzündeki imtihanımız sona doğru yaklaştıkça sorular zorlaşıyor. Doğru cevaplara ise ancak Hakk'a teslim olup, O'nun gösterdiği yolda yürüyerek ulaşılacağını iyi biliyoruz. Bize bildirilene aklen ve kalben inanıyoruz. Tüm eylemlerimize bu inancımız yön veriyor. Kitab'ın sayfalarından süzülen ışık yolumuzu aydınlatıyor. Her adımda daha çok güçleniyoruz.
Yeryüzü bozguncuları ise tedirgin. Görmeyelim, işitmeyelim ve konuşmayalım istiyorlar. Çünkü çok iyi biliyorlar ki; biz konuşursak tüm iğrenç eğlencelerinin tadı kaçacak ve kuralları yanlış koyulmuş hangi oyunları varsa hepsi teker teker bozulacak. Kirli çarkları söküp atacağımızdan endişeleniyorlar ve onlar endişelenmekte haklılar! Ve yine çok iyi biliyorlar ki; biz asla onların yaptıklarına gözlerimizi ve kulaklarımızı kapatıp alkış tutmayız. Hakkı haykırmaktan korkmaz dillerimiz. Kirli oyunlarına taraftar değiliz; bilakis biz sahaya oyunun bozuk kurallarını doğrultmak için inmişiz. Haklı tarafız.
Tarafımızı temellendiren kardeşliğimizdir. Müslümanların kardeşliği! Ve bizim tarafımız omuz omuza verilerek inşa edilmiş bir kaledir. Taş taş yükselir surlarımız. Bozguncular ise yanılmaktadır. Ölüm, surlarımızda açılan bir delik asla değildir ve bizi eksiltmez böyle güzel ayrılıklar. Her ölüm toprağa düşmüş bir tohumdur bizim için. Toprağa düşen her tohumdan hemen bir fidan büyür, selamlar yeryüzünü ve her fidanımız bin çiçek verir...
Ne mutlu toprağa kavuşan o fidanlara!
Ne mutlu bin çiçek vermiş her bir fidana!