Vahyin aydınlattığı bir dünyayı özleyen bir avuç insandık. 1991'in Nisan'ı... Bildiklerimizi çevremize duyurmak arzusuyla dergi çıkartmak düşüncesinde buluştuğumuz o günler. O zamanlarda Kur'an'ın anlaşılabildiğini, tarihte olan bitenin Kur'an'a göre değerlendirilmesini; kısaca dini olarak kabul gören her şeyin bu bakış açısıyla ele alınmasını söylediğimizde daha az dinleyici bulduğumuz yıllardı. İnsanların bilmediklerine karşı tepkileri sert ve dışlayıcı oluyordu. Ama her şeye rağmen yılmadan usanmadan kararlı bir şekilde bu kitlenin aydınlatılması gerekiyordu. İslam'ı yaşama kaygısı taşıyan bu insanlar bir gün Allah'ın doğrularına teslim olacaklardı. Dergi bu anlamda güzel ve kalıcı bir vesile oluşturuyordu. Dergiyi ulaştırdığımız kişiler okuduğu şeyleri düşünüyor, tartışıyor, eleştiriyor ve bizlere soru soruyor, yazılanları anlamaya çalışıyorlardı. Nitekim Haksöz Dergisi'nin bu kararlı neşriyatı her gün yol alıyor, daha çok insana bilgiyi ulaştırıyordu. Hiçbir ekonomik fayda gözetmeksizin fedakarca çıkardığımız dergimiz Haksöz okuyucularına söylemek istediklerini ulaştırıyor; dini, siyasi, sosyal bir çok konuda Kur'an'ın ölçülerini hayata aktarma uğraşı veriyor.
İslami bilinçlenme süreci, kendilerini İlahi Mesaj'ın muhatabı gören insanların, anladıklarını hayata aktardıkları çevresine duyurdukları, münkeri reddeden marufa sarılanların oluşturdukları bir süreçtir. Haksöz dergisinin konuları ele alırken kullandığı yöntem, Müslümanların nasıl düşünmesi ve yaşaması gerekliliğine katkıda bulunmak olagelmiştir. Usul konularında siyasi aktüel konularda Müslüman'ca düşünüşün Haksöz'ün önemsediği bir yayın anlayışı olduğu bir gerçektir. Bilinçlenme sadece Kur'an'ın teorik kültürel yönüyle irdelenmesi değil, hayatımızı her yönüyle kuşatan aksiyoner bir zeminde gerçekleşecektir, içimize sinmiş benlik duygusundan kurtulup, vahyi doğruları hayatımızın her alanında esas kabul eden bir dinin sosyalleştiricileri olmalıyız. Haksöz'ün her sayısının bu bilinçlenmeye katkıda bulunduğunu görebiliyoruz.
Derginin son sayıları ile ilk sayıları mukayese edildiğinde yazıların içeriklerinin daha zenginleştiği görülebilir. Daha yalın, kısa cümlelerle, çok yönlü araştırma neticesinde yazılanların okuyucu açısından daha doyurucu olduğunu ifade edebiliriz. Siyasi konulara yaklaşımlarda bir müslüman'ın olaylar karşısındaki tavrının net olarak ortaya konulması derginin misyonunu tamamlamaktadır. Öne çıkan üslubun bu olduğu bir gerçektir. Doğru da olan budur.