İşgalci İsrail devleti ulus bir devlettir ve Siyonizm akımının bir sonucudur. Siyonizm başta Teodor Herzl olmak üzere bir çok pozitivist ve aydınlanmacı Yahudi tarafından icat edilmiş, dini motifleri kullanarak bir Yahudi ulusu yaratmaya çabalamış ve emperyalizmin işbirlikçiliğini üstlenerek bazı Yahudi cemaatleri İngiliz işgali altındaki I. Dünya savaşı sonrası Filistin'e göç ettirmek suretiyle bir ulus devletin kurulmasına ön ayak olmuştur.
Siyonizm büyük ölçüde laik, solcu ve muhafazakar Yahudiler arasında güç kazanmıştır. Ancak laik olmayan ve bugünkü İsrail nüfusunun %10-12'sini teşkil eden dindar Haredi Yahudileri batini bir inanış içinde Mesih gelmeden İsrail devletinin bir öneminin olmadığına inanmaktadırlar. Kendilerini Yahudi olmayanlardan mutlak üstün görmekle beraber Filistin'deki yaşamlarını sürgündeki (diaspora) diğer Yahudilerle aynı görmekte; ancak cemaatsel kazanımlar için İsrail devletinden sürekli taviz kopartmaya çalışmaktadırlar. Haredi Yahudileri, siyah giyinirler ve ulusal marş gibi ulusal tazimlerden uzak durmaya çalışırlar.
Haredi Yahudilerine göre, Mesih gelmeden Filistin'de kurulacak bir İsrail devleti dine uygun değildir.
Mesih inancı Yahudi literatüründe tartışmalıdır. Yahudilerin Babil sürgünü sırasında Milattan önce ortaya çıkmış bir inanıştır. Hz. Davut'un soyundan olduğuna ve geldiğinde sürgündeki tüm Yahudileri toplayıp Filistin'e götüreceğine inanılan bir kurtuluş efsanesidir. Siyonistler ve Batini olmayan Yahudiler tarafından dikkate alınmaz. Ancak modernizm karşıtı Batini ve katı Yahudi dindarlar arasında yaşayan bir inançtır.
ABD ağırlıklı Evanjelik Hıristiyanlar ise Hz. Davut soyundan olduğuna inandıkları Hz. İsa'nın bir kurtarıcı Mesih olarak Filistin'e geleceğine itikad ederler.
İşte ABD'deki olan Siyonist lobi ve ABD emperyalizmini yaymak için her konuyu istismar etmeye kalkan ABD yönetimindeki Şahinler kanadı, Evanjeliklerin Mesih inancı ile Batini Yahudilerin Mesih beklentisini birbiriyle irtibatlandırmaya çalışmaktadırlar. Böylece ABD'nin Siyonist İsrail'e yardım politikalarında ABD'li Hıristiyanlardan destek almayı ve bu politikalar için Hıristiyanlar nezdinde kitle tabanı oluşturmayı amaçlamaktadırlar. Ancak bu kurgu fazlaca önemsenecek ve abartılacak bir politika değildir.
Tamamen batıl itikatların istismarına yönelik siyasi bir taktiktir. ABD'li bir çok kilise otoritesi tarafından kabul edilmemektedir.
Batini Yahudilerin Süleyman Mabedinin inşası konusunda da gaybdan haber vermeye yeltenen ve gelecek gaybi konulara tarih düşen batıl kurguları bulunmaktadır. Bu konulardaki spekülasyonun da bir gerçeklik tabanı yoktur ve bu tip inanışlar çoğu kez siyasi aktörler tarafından politik çıkar amaçlı kullanılabilmektedir.
Süleyman Mabedi tabii ki Yahudilerin dini değerlerinden biridir ancak bilinmelidir ki Süleyman peygamber Müslümanların da peygamberidir ve Süleyman Mescidi Müslümanların da mescididir. Mescidleri ise müşriklerin onaramayacağı Kur'ani bir emirdir.
Haredi Yahudilerinin batini, Siyonist Yahudilerin ise ulusal ve aydınlanmacı şirk içinde oldukları ortadadır.
Süleyman Mabedi'ni onarma idealini Filistin'den Müslümanları sürmek ve Mescidi Aksa'daki konumlarını tasfiye etmek isteyen Siyonistler tahrik etmektedir. Batinilerin iddia ettiği gibi tapınağın 2010 yılında yeniden inşa edileceği veya Armegeddon savaşının 2000'li yıllarda çıkacağına dair Kitabı Mukaddes'te herhangi bir bilgi mevcut değildir. Bunlar Yahudi panteistlerin batini yorumlarla ve ebced-cifir hesabı oynamalarıyla ürettikleri göz boyamaya ve dini duyguları istismara yönelik kandırmacalardır.