Laik diktatörlük, İslami gelişimi sindirme ve yok etmeye yönelik saldırılarını sürdürüyor. Mesut Yilmaz'a kurdurulan Genelkurmay hükümeti kesintisiz eğilim adı altında İmam Hatiplerin infaz işlemini şimdilik tamamlamış görünüyor. Hiç şüphesiz, MGK politikaları doğrultusunda icra edilen bu saldırıyı yeni saldırılar izleyecektir. Düzenin saldırganlığının kitlesel planda yöneleceği yeni hedef ise muhtemelen başörtüsü olacaktır.
Müslüman kadının kimliğinin ve iffetinin bir simgesi olan başörtüsü, şimdiden pek çok kamu kurumunda yoğun tehdit ve baskılara konu olmakta. Başta SSK hastaneleri ve Maliye Bakanlığı personeli olmak üzere, pek çok kamu çalışanı başörtülerinden dolayı hakaretlerle, disiplin soruşturmaları ve sürgün cezalarıyla karşılaşmaktalar.
Bu saldırıların, okulların açılması ile birlikte çok daha geniş bir alana yayılacağı ve hem öğretmen, hem de öğrenci düzeyinde yoğun bir başörtüsü yasağının gündeme geleceği beklenmelidir. Zaten 8 yıl zorbalığının öncelikli hedefinin de. İmam Hatiplerde yıllar içinde kazanılmış bulunan "başörtüsü"ne nisbi özgürlük ortamı olduğu bilinmektedir. Devlet zorunlu eğitimin süresini uzatarak, üç yıl daha hem resmi ideolojisinin köhnemiş kalıplarını zorla empoze etmeyi, hem de gelişim aşamasındaki kız çocuklarının örtünme özgürlüğünü gaspetmeyi planlamaktadır. Yeni dönemde İmam Hatiplerde dahil olmak Üzere tüm okullarda, tayin çıkartma, müfettiş baskısı, idare tehdidi ve benzeri yöntemlerle başörtülü öğretmen ve öğrencilerin yıldırılmaya çalışılacağı rahatlıkla görülebilmektedir. Milli Eğitim Bakanı'nın basma verdiği demeçler bu yöndeki politikaların işaretleri sayılmalıdır.
Müslümanlar olarak bu yeni dönemde kimliğimizin ve onurumuzun ve aynı zamanda İslami direnişimizin bir simgesi olan başörtüsüne karşı yönelebilecek saldırılara karşı şimdiden duyarlılık geliştirmeliyiz. 8 yıl dayatmasına karşı gösterdiğimiz izzetli tepkilerin bir benzerini başörtüsü için de yükseltmeliyiz. Müslümanların ilgisi başörtüsünün saldırıya uğradığı her bir kurum ve okul üzerinde odaklanmalıdır. "Başörtüsü yasağı" gibi iğrenç ve ilkel bir saldırganlığı bu ülkenin gündeminden çıkarmak için çaba göstermek "müslümanım" diyen herkesin öncelikli görevlerindendir. Mazlumiyet kaderimiz değildir ve direnirsek olmayacaktır da!