Haksöz Dergisi'nin 97. sayısında yer alan "Başörtüsü DGM'de" başlıklı haberimiz üzerine, İstanbul 1 No'lu DGM savcılığı tarafından hakkımızda 3713 sayılı kanuna muhalefetten dava açıldı. Dergimize gönderilen iddianamede "65. sayfada yer alan 'Başörtüsü DGM'de' başlıklı yazıda, İstanbul 1 No'lu DGM'de 11.03.1999 tarihinde yapılan ve anılan mahkemenin 1999/1 Esas sayılı dosyanın yargılanmasında mahkeme heyetinde yer alan askeri hakim D. Ali Başaran'ın haber boyutlarını aşarak ve yorum yapılarak hedef gösterildiği, yazı içeriğinden anlaşılmıştır" ifadeleri yer aldı. 29.07.1999 günü gerçekleştirilecek olan duruşmada, dergi sahibi Bahadır Kurbanoğlu ve Sorumlu yazı işleri müdürü Halim Sırçancı'nın 3713 sayılı kanunun 6/1-son maddesi gereğince ayrı ayrı "cezalandırılmalarına karar verildi.
Başörtü zulmünün sıradan faşist uygulamaları geride bıraktığı ve bir siyasi linç malzemesi haline getirildiği günümüzde, başörtülüleri savunan insanlara mahkemelerde reva görülen uygulamalar yetmiyormuş gibi, şimdi de yazılı basın organlarının bunları kamuoyuna aktarma özgürlüğü ellerinden alınmak ve kendilerine gözdağı verilmek isteniyor.
İşin traji-komik yanı da, haberin içeriğinde hedef gösterildiği iddia edilen asker üye'nin, bugün "Apo davası sayesinde" Batı'dan gelen baskılar sonucu değiştirilmesinin gündemde oluşu. Yani hukuksuz bir uygulamanın mağdurları olmamız işin bir başka yönü. Üstelik biz, sadece asker üyenin varlığının sorgulanmasından değil, aynı zamanda ancak faşizan hukuk sistemlerinde hayatiyetini sürdürebilen DGM'lerin de kaldırılmasından yanayız.
Malatya'da başörtülü kardeşlerimize biçilen "idam gömleği"; 28 Şubat'ın yeni hükümetinin başörtü zulmünün yaygınlaştırılması hususunda aldıkları kararlar; son donemde yaşanılan Merve Safa Kavakçı olayı; Başörtülü öğretmen ve memurların bırakın başörtülü olarak görev yapamamayı, herhangi bir uyarıya muhatap kılınmaksızın görevlerine son verilmesi; ve İslami basın organlarına sindirme ve yıldırmaya dönük yağdırılan para ve hapis cezaları, yalnızca kurulu düzenin kimliğini her vesilesiyle ifşa eden ve halk nezdindeki meşruiyetini sorgulatan gelişmelerdir. Bütün bu uygulamalar bizim İslami mücadele içerisindeki azmimizi artırmaktan başka bir şeye vesile olmamaktadır, olmayacaktır da.