Barış Adaletle Olur...

Fikret Ertan

Son elli yılda yaşanan gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde Ortadoğu'da barışın ne ölçüde mümkün olabileceğini düşünüyorsunuz? Sürekli ve kalıcı bir barış atmosferinin tesisi hangi şartları gerektirir? Ve daha temel bir soru olarak, Ortadoğu'da hedeflenmesi gerekli temel arayış ve talep barış mıdır?

İsrail-Filistin arasında barış bugünkü şartlarda ancak bir 'İsrail Barışı' olabilir, bir 'Filistin Barışı' olmaz.

Bugün İsrail ve Filistin arasında kesintilerle devam eden barış görüşmeleri şu konular üzerinde yürümektedir ve bu konularda bir anlaşma sağlanamazsa herhangi bir barışın tesisi mümkün olmayacaktır:

- Muhtemel Filistin devletinin sınırları, yüzölçümü; bu devletin bütünlüğü, sınırlarının bir bütün teşkil edecek şekilde kesintisiz ve sürekli olması.

- Filistin'in topraklarındaki Yahudi yerleşim birimlerinin geleceği, statüsü.

- İsrail devletinin kurulmasıyla vatanlarını terk etmek zorunda kalan yaklaşık 4 milyon Filistinli mültecinin geleceği, statüsü, hakları.

- Kudüs'ün nihai statüsü.

Yıllardır devam eden barış görüşmelerinin bu 4 temel unsuruna bu yıl bir de İsrail'in geriye kalan Filistin topraklarını bölen, ayıran bir 'Güvenlik Duvarı' inşası unsuru da eklenmiştir. Bir bölümü geçen ay biten ve tamamının önümüzdeki 8 ay içinde bitirilmesi beklenen bu duvarın yapımı önlenemezse, Filistin ve İsrail bu duvarla fiilen ayrılacak ve böylece bundan sonra geriye dönülmesi hemen hemen mümkün olmayacak yeni bir durum, yeni bir statüko ortaya çıkmış olacaktır. Başbakan Şaron bu duvarla kendisine göre bir İsrail-Filistin sınırı çizmiş, bununla Filistinlileri her tarafı kapalı bir bölgeye hapsetmiş olacaktır ve bu durumda barışın gerçekleşme şansı iyice azalacaktır.

Yukarıda saydığımız 4 unsur ve yeni unsur 'duvar' konularında Filistin yönetimini tatmin edecek bir anlaşma olmazsa barış asla mümkün olmayacaktır; zira bu 5 unsur yaşayabilir bir Filistin varlığı için vazgeçilmesi mümkün olmayan asgari barış şartlarıdır. Herkesin malumu olduğu üzere İsrail bu 5 konuda bugüne kadar Filistin tarafını tatmin edebilecek tavizlere yanaşmamıştır. Üstelik tam tersine İsrail bu 5 unsurdan bazılarını asla anlaşma konusu yapmayacağını en yetkili ağızlardan sürekli açıklamaktadır da. Kudüs'ün nihai statüsü ve mülteciler konuları bunun tipik örneğidir.

Bu bakımdan ben bugün bir İsrail-Filistin barışının mümkün olabileceğine inanmıyorum. Barış ancak İsrail'in şartlarının kabul edilmesiyle mümkündür ve bunun adı da barış değil başka bir şeydir.

Zaten yıllardır aranan barış hiçbir şekilde Filistinlilerin zaman içinde kaybettiklerini telafi edebilecek bir barış olmamıştır; aranan barış Filistinlileri her gün biraz daha fedakarlık yapmaya zorlamıştır. Bu durumda saydığım 5 unsurda anlaşma olsa, barış bu unsurlar üzerinde inşa edilse bile bu barış hiçbir zaman 'adil barış' olmayacaktır; çünkü bu barış Filistinlilerin kaybettiklerinin tamamını geri vermeyecek, olsa olsa Filistinlilerin kaybettiklerinin onlar tarafından da sonunda kabul edildiğinin resmen tescili anlamına gelecektir.

İsrail-Filistin ihtilafının çözümü sadece barış temeli üzerine kurulamaz; bu barış adil olmadığı sürece kalıcı ve sürekli de olmaz. Bu bakımdan son tahlilde barış ancak adaletle mümkün olabilir; adalet olmazsa barış da olmaz; başka şeyler de…