Yıllarca Saddam'ın diktası altında ezilen horlanan, Türkmenler bugün rahat bir nefes almayı ve geçmiş acı yılların yorgunluğunu atmanın düşüncesinde iken yeni bir sıkıntı ile karşı karşıyalar. Dertlerini ve acılarını hoyratlarla dile getirmiş olan bu acılı insanlarımız, şimdi hüzünlü bir baharın içindeler.
Bugün Irak'ın en büyük meselesi federasyon meselesidir. Bu mesele, akabinde Kerkük sorununu gündeme getiriyor. 1959 yılında komünistlerin katliamına ugrayan Türkmenler, bu bayram şehitler mezarlığına akın ettiler. 35 yıldır Saddam zulmü altında inim inim inlediler. 1988 yılında İran-Irak Savaşı sonunda Saddam, Türkmen nüfusu üzerinde Araplaştırma politikası başlattı, Türkmenler köylerinden zorla Arapların yoğun yaşadığı bölgelere göç ettirildiler. Evleri okulları ve sağlık ocakları, camileri yerle bir edildi. Kurban bayramında Kümbetler Köyü'nde yerlebir edilen cami, okul ve evlerin kalıntılarını gezdim. Türkiye'den gelen 50 adet çadırda aileler yaşamaya çalışıyorlar. Topraklarına tekrar dönmenin buruk sevincini yaşıyorlar ve yeniden evler yapmaya çalışıyorlar. Kümbetler Köyü ile aynı kaderi paylaşan, Kızılyar, Yaycı, Balova, Türkalan, Topzava, Beşir köylerinden sürülen Türkmen aileler yavaş yavaş köylerine topraklarına dönmenin buruk sevincini yaşıyorlar. Kifri, Telefar, Altınköprü, Tuzhurmatu ve Kerkük bu bayramı buruk bir sevinç içinde kutladılar.
Maalesef, Saddam'ın yıkılışı ile Irak'ta yeniden belirsiz ve sıkıntılı bir mevsim başladı bu mevsimin ne kadar süreceğini kimse kestiremiyor. Saddam'ın son günlerinde Irak muhalif guruplarının bir selahaddin oturumu yapılmış, bu oturumda ve Londra, Newyork oturumlarında aynı şekilde federasyon üzerinde anlaşılıyor. Maalesef işin en önemli kısmı hiç gündeme gelmiyor; bu anlaşmaya varılan federasyonun nasıl bir federasyon olacağı… Bugün Kürt gurupları bu konuda ısrarcı davranıyorlar. Asıl tehlikeli olan yanı federasyonun ırk dağılımına dayalı bir coğrafya federasyonu arzusu. Şimdi tüm Irak halkının beklentisi demokratik, anayasal, parlamenter ve çoğulcu bir rejimin kurulması yönündedir. Şimdi Kürt gurupları, etnik degil de coğrafi bir federasyon talebini dillendiriyorlar. Bu teze göre Kürtler, Irak'ı iki coğrafi bölgeye ayırmak istiyorlar, bunun nedeni merkezi yönetimde kazanımlar elde etmek. Kendi bölgelerinde zaten kazanımlar elde ettiler.
Şu an Irak'ta çok farklı görüşler ortaya atılmakta. 18 ilden oluşan vilayet sistemi. Bu görüş İslami bir gurubun görüşü. Kimi ise Kerkük'e özel bir statü tanımak şartıyla Irak'ı Kürt, Arap ve Şii bölgesi olmak üzere üç bölgeye ayırması, kimi ise ülkenin 7 federal bölgeye bölünmesini savunuyor. Türkmenlerin görüşü ise özellikle bugünlerde ITC (Irak Türkmen Cephesi)'den beklenen yaklaşım; Irak'a demokrasi, Kerkük'e Irak'ın toprak bütünlüğü içersinde özel statü.
Irak'ta şekli ve içeriği ne olursa olsun herhangi bir federasyon bugünkü şartlar ve durum gereği Irak'ın birlik ve bütünlüğünü sağlayamaz. Kürt liderleri bir yandan, savundukları federasyonla ülkeden ayrılmayı düşünmediklerini iddia ederken, bir çok Kürt politikacı ve aydınlar ileri zamanda Kürt devleti hayali içersinde olduklarını ifade ediyorlar. Bugün Kürt bölgelerinde uygulamaya koydukları Kürtçe eğitim müfredatı, cadde, sokak, isim ve adreslerin ve de işyerleri tabelalarının Kürtçe'ye çevirme uygulamasını, Kerkük'te de uygulamaya başlamaları çok ilginç. Erbil ve Süleymaniye'deki Kürt yönetimleri ayrılmak için seferber olmuş durumdalar. Amaç, nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan Türkmenlerin şehri Kerkük'ün etnik yapısını değiştirmek. Ve daha da önemlisi bölgede büyük bir petrol kaynağının bulunması. Kürtler devlet kurma hayallerinin ancak Kerkük'ü ilhak etmekle gerçekleşeceğine inanıyorlar. Bu açıdan Irak'a demokrasi ve Kerkük'e Irak toprak bütünlüğü içersinde özel statü düşüncesi, Iraklı Türkmenlerin tek vücud ve birlik içersinde savundukları formüldür. Irak Türkmen Cephesi altında faliyet gösteren 4 Türkmen partisi bu süreci çok dikkatli ve akıllı değerlendirmeli, son aylarda Kerkük'te meydana gelen provakasyonlar karşısında Türkmen Cephesinin, Türkmenleri, Arapları sakin ve akıllıca Kerkük'te yönlendirmesi takdire şayandı. Provakatörlerin asıl amacı Kerkük'te hakimiyet ve kontrolü ele geçirmekti. Kerküklü Türkmenlerin sokağa dökülmeleri Kürtlerin Kerkük'te geri adım atmalarına vesile oldu.
Bu gün Irak'ta Sünni, Şii Arap problemi; Türkmen, Kürt problemi; Ve Kürt, Arap problemi gibi çok büyük bir etnik ve mezhebi problemi de her zaman göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Gene son günlerde, ITC Başkanı Dr. Faruk Abdullah'ın Mısır ve Arap Birliği G. Sekreteri Amr Musa ile yaptığı görüşmeler ümit verici güzel çalışmalar. Allah yardımcıları olsun. Zor ve çetin bir süreçten geçiyor Irak ve Türkmen kardeşlerimiz. Tüm bu yaşananların yanında bir de uzun yıllar Irak dışında yaşayan Iraklıların dönüşü var. İngiltere, Amerika, Kanada, Almanya, Avustralya, Yemen, İran vs. ülkelerden dönmeye başlayan Iraklılar farklı ülkelerden degişik siyasi ve kültürel renkleri şimdi Irak'a taşıma gayretindeler.
Bugün Irak'ta 100 adet gazete çıkıyor ve sadece bir milyon nüfuslu Erbil şehrinde 50 dernek faaliyet göstermekte. Geçtiğimiz hafta Bağdat'ta bir Amerikalı kuruluş 100 öğrenciyi sınav yaparak Amerika'ya götürüyor, Kürt, Arap ve Türkmenler'den oluşan karma gurup eğitim için Amerika'ya giderken, Amerika, Irak ta ihaleleri Alman, İngiliz, ve Amerikan şirketlerine dağıtıyor görünürde. Oysa ihaleyi alan bu kuruluşların çoğu Yahudi kuruluşları olması dikkat çekici. Irak geçici hükümet konseyi geçtiğimiz günlerde Irak'ta toprak satışını durduruyor. Camilerde imamlar hutbelerde halka kimseye toprak satılmaması konusunu işliyor. Toprak satın alanların bir bölümü Yahudi çıkıyor.
Irak polis gücü Arap, Türkmen ve Kürtler'den oluşturulmaya çalışılıyor. Fakat bu yapı tamamen oturmuş değil. Direnişin devam ettiği Felluce bölgesinde Arap ve Türkmenler görev almak istemiyorlar. Burada Kürtler ve Amerikalılar görev yapıyor. Ayrıca Bağdat, Musul, Kerkük gibi büyük şehirlerde Amerikan askerlerini pek ortalıkta göremiyorsunuz. Bu kez direnişçiler meşru görmedikleri, Amerikan kuklası olarak adlandırdıkları hükümet yetkilileri ve polis gücüne saldırıyorlar. Sonuçta Araplar, Şiiler, Türkmenler, Amerikayı işgalci ve petrolümüzü çalmaya gelmiş hırsız gibi görüyorlar. Fakat önemli bir ayrıntı varki, ne Sünni Arap Cemaatleri ne Türkmenler, Saddam'ın zulüm ve baskısı sebebiyle Saddam sonrası için yeterli siyasi, kültürel, ekonomik bir hazırlık yapamamış. Şiiler İran desteği ile örgütlü ve uzun yıllar İran'da bulunmalarının avantajını kullanıyorlar şimdilik. Sünni Araplar ise şaşkın bir vaziyetteler. Selefi ve çok az dışardan gelen direnişçiler ve eski Baasçı ve Saddam aşiretine bağlı guruplar geçici konsey ile Amerikaya karşı muhalefet oluşturmaya çalışıyorlar.
Saddam artık olmayacak fakat Mısır, Suriye, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi Arap milliyetçisi ülkeler Irak'ın bölünmesini hazmedemiyorlar. İşte bu noktada Irak'ta siyasi, askeri, kamusal görevlerde bulunmuş, devlet idarelerinde yıllarca deneyim elde etmiş Saddam döneminin Sünni Arap halkı, yeni bir yapılanmanın temellerini atacaktır görüşündeyim. Direnişin istihbarat ve motivasyon, aperasyon tarafına baktığınızda Saddam döneminin alt düzey renkleri görmeniz mümkün ve Araplar Saddam'ı gönderdi. Ama Irak'ın Araplar'ın elinden gideceğini tahmin edemediler. İşte bu noktada direniş önümüzdeki günlerde farklı bir boyut kazanacak ve daha çok uzun bir zaman Irak dünyanın gündemini meşgul edeceğe benziyor. Direniş bölgeleri Sünni Arapların en yoğun yaşadığı bölgeler ve burada Amerikan askerleri hiç sevilmiyor. Gece gündüz demeden kapılar tekmeleyerek evlere girmeleri, insanlar uykuda iken kadınlara el kol hareketleri yapmaları, bayanların üzerlerini erkeklerin araması, bu insanları daha da öfkelendirmekte.
Saddam gideli 13 ay oldu. Irak'ta kaos devam ediyor ve puslu bir hava var. Sanki herkes büyük bir hesaplaşmanın hazırlığı içersinde. Bağdat'ta kaos, Kerkük'te ise hüzünlü bir bahar havası var.