Deprem çok ağır bir yıkıma ve büyük kayıplara yol açtı. İlk günlerde ortaya çıkan kaos hali ve koordinasyon eksikliği ilerleyen günlerde yavaş yavaş giderilirken, yıkımın boyutlarına ilişkin tablo giderek daha korkutucu bir manzara ortaya çıkardı. Önümüzdeki süreç Türkiye’nin her açıdan çok maliyetli bu ağır tabloyla baş edip edemeyeceğini, yaralarını sarmayı başarıp başaramayacağını ortaya çıkaracak.
Depremin sadece Anadolu coğrafyasının yeraltındaki fay hatlarını değil, yerin üstünde de fay hatlarını harekete geçirdiğini gözlemledik. Bu süreçte her ne kadar “Biz ne asil milletiz, bütünleştik, tek yürek olduk!” vb. hamasi söylemler sıkça dillendirilmiş olsa da aslında deprem hadisesi hiç de birlik-beraberlik havası getirmedi, bilakis siyasal-toplumsal zeminde ayrışmayı netleştirdi, çokça şikâyet edilen kutuplaşmayı keskinleştirdi. İlk andan itibaren, depremin boyutları-büyüklüğü tartışmasıyla başlayan ve dalga dalga büyüyen bir iddialaşma-suçlama zemininde herkes kendince ve karşısındakine göre bir pozisyon aldı. Bu durum hiç şaşırtıcı değildi, bilakis Türkiye gibi toplumsal yapısı itibariyle keskin hatlarla ayrışmış bir ülkede beklenen sonuçtu.
Bu yüzden laik-Kemalist cenahın akıl ve bilim vurgusuyla her zaman yaptığı üzere İslami hassasiyeti hedef alması sürpriz olmadı. Depremin ilk saatlerinden itibaren sahada canla başla koşturan İslami kuruluşlara yönelik görmezden gelmeler, hatta ithamlar garip gelmedi. “Tam da bu sefer kurtuluyoruz!” sevincine gark oldukları bir esnada, böylesine büyük bir yıkıma rağmen geniş kitlelerin hâlâ Tayyip Erdoğan iktidarına hayırhah bakıyor olması karşısında malum kesimin içine düştüğü izah edemezlik ve öfke hali de hiç şaşırtıcı olmadı.
Ulusalcı-laik zihniyetin çarpık işleyişine ve adaletten, izandan uzak konumlanışına denilebilecek fazla bir şey yok; helalleşme tiyatrosuna ara vermek zorunda kaldıklarında tıynetlerine uygun tutumlar sergilemekten kendilerini alıkoyamıyorlar. Bu süreçte bizi daha çok rahatsız eden iki husus öne çıktı. Birisi geçmişte şu veya bu düzeyde İslami çalışmalar içinde yer almış, Müslüman mahallesinde yetişmiş birilerinin iktidara duydukları öfke ile kendilerini karşı mahallede konumlandırmalarıdır. Bu tipler neredeyse laik-pozitivist söyleme yaklaşan tepkiler vererek hepten sevimsizleştiler. Adeta itirafçı pozisyonuna kendilerini düşüren bu zevata tescilli İslam düşmanlarının yanında izzet aramanın ne büyük bir zillet olduğunu er geç anlayacaklarını hatırlatıyoruz.
İkinci bir husus ise ulusalcı-laik azgınlığın estirdiği ırkçı, şoven rüzgâr karşısında iktidarın geri adım atıp muhacirlerle ilgili olarak ne hukukla ne insanlıkla bağdaşan birtakım adımlar atmasıdır. Aynı depremde can verdikleri, yakınlarını kaybettikleri, aynı enkazın altında kaldıkları halde depremzedelere sunulan hizmetlerle ilgili olarak yerli vatandaş ve muhacir ayrımı yapılmasının tarihe geçecek bir ayıp, bir suç ve Allah katında büyük bir vebal teşkil edeceğinin görülmemesi gerçekten çok acıdır.
Depremle birlikte İslami camianın ortaya koyduğu yardım seferberliği, fedakârlık ve sorumluluk bilincinin zirvesi olmuştur. Bu tartışılamaz! Ne var ki aynı hassasiyetin kardeşlik hukukunun çiğnenmesine yönelik bahsedilen gelişmeler, uygulamalar karşısında da ortaya konulması elzemdir. Bu hususta tüm İslami kuruluşları ve şahsiyetleri Rabbimizin emaneti olan muhacir kardeşlerimizle ilgili daha yoğun bir sahiplenme içerisine girmeye davet ediyoruz.
Bu sayıda yer alanlar:
Mazeretlerle Değil Takva İle Hareket Etmek
Depremler Afet, Irkçılık Felaket
Dezenformasyon Fitnesine Karşı Görevlerimiz
Depremle Daha Zorlaşan Muhacir Hayatlar
Suriye’nin Kuzeybatısı Neden Ölüme Terk Edildi?
İnsanoğlunun Ayak İzinde Eski Zaman Depremleri
Quid est veritas? - Yorumlanmış Bir Dünyayı Anlamlandırmak
Deprem Ayetleri: Müjde ve Uyarı Mesajları
Depremzedeler Yeni Evlerine Kavuşana Kadar Yardımları Sürdüreceğiz
Sivil Toplumun Önemi Ortaya Çıktı
Yardım Kuruluşları Birer Emanetçidir
En Güçlü Motivasyonumuz, Resulullah’ın (s) Güzel Örnekliğidir
STK’lar ve Kamu Kurumları Yapısal Durumlarını Daha Etkili Hale Getirmeli
İyilik Duygusunu Vicdanlardan Sokaklara Taşımalıyız
Ümmet Çok Güzel Bir Dayanışma Sergiledi
İnsanların Gönlüne Dokunacak Şekilde Hareket Etmeliyiz
Tüm Gücümüzle Yük Almaya Devam Etmek İstiyoruz
Bu Enkazdan Birlikte Çıkacağız
İnsanların Gönlüne Dokunacak Şekilde Hareket Etmeliyiz
Şeffaf ve Hesap Verebilir Olmayı Şiar Edindik
İşlerimizi Sadece Allah Rızası İçin Yaparız
Toplumun Afet Anı ve Sonrasında Bilinçlendirilmesi Gerekir
Sahada Başkaları da Vardı Ama İslami Kuruluşların Varlığı Bir Başkaydı
Hayat Bir Sâlih Amel Mücadelesidir
Medyanın Kadın Tasarımı ve Güzellik Algısı
Batı Bir Kazadır: Batı Emperyalizmine Ait Bir Utanç Hanesi
Kur’ân’da Kitap Kavramının Ele Alınışı