"İnsanların çoğu dünyanın kuludurlar. Dinin sayesinde geçimlerini sağladıkları müddetçe onu savunurlar. Sıkıntıya girdiklerinde dindarlar azalır." (Hz. Hüseyin)
...Allah kullarını tarih seyrinde çok aşamalı ve farklı boyutlarda imtihan sürecinden geçirip, ibret verici vesikalarını vahyin kılavuzluğuyla bizlere bildirmiştir. Bundan yola çıkarak sorunlarımızı, problemlerimizi, sıkıntılarımızı ve kısaca hayatımızı vahyin belirginleştirmiş olduğu ilahi değerlere göre tanzim ve murakabe etmek zorundayız.
... Toplumları değerlendirmede, tarihi değerlendirmede, insanı değerlendirmedeki yetkinin ehliyet ruhsatı insanın aklında değil, Allah'ın belirtmiş olduğu kanunlardadır. Oysa, özellikle benim önemle müşahede etmeye çalışacağım tipteki insanların bu çerçevede kendilerini murakabeden geçirmeleri gerekir. Bu insan tipleri özelikle Türkiye coğrafyasında hızlı bir şeklide fazlalaşıp zararlı kimlikleriyle gün be gün çoğalıp İslam ümmetine musallat olup davanın bulanıklaşmasına, hurafelerin ve bidatların çoğalmasına zemin hazırlamaktadırlar.
...Bugün bakıyoruz ki kendilerini aydın sanan birçok şahsiyet hiçbir peygamberin risaletinde ve hiçbir nebevi harekette rastlanmamış şekilleri, motifleri, ekolleri İslam ve ümmete mal etmeye çalışılıyor... İnsanlar ve topluklar henüz tevhid bilincine sahip olmamışken kalkıp demokrasi fantaziliğini, simsarlığını yapıyorlar. Hukuktan, ekonomiden, toplumdan, tarihten, biyolojiden, psikolojiden, sosyolojiden dem vurmanın havariliğini yapıyorlar. İnsanlar Allah'ın uluhiyetini, rububiyetini, vahdaniyetini bilinç etmedikleri müddetçe felsefeden, sosyo-ekonomiden, hukuk terminolojisinden dem vurulması ancak ve ancak şaşkınlığın bir göstergesidir... Bunlar İslam'ın değerlerini heder etmeye çalışıyorlar... Peki siz bilmiyor musunuz ki İslam ilkeleri ve ahlakı bir bütün olup sadelik, berraklık ve hafislik özelliklerine sahiptir. Peki şimdi sorabilir miyiz sizler İslam ahlakını ve ilkelerini değiştirme, ekleme, yozlaştırma, salehiyetini kimden alıyorsunuz acaba? Gerçekten sizler önce ailenizde İslam devletini kurabilmiş misiniz?...
Ahmet Emin Maç / Bingöl