bir sevda masalı anlat bana Etibe
gelincik çiçeklerinin koynunda saklı
bir endülüs masalı ki
elleri yanmış kızların avuçlarında
şehla bakışlı güller serpiliyor yollara
rüyalarımdan kan sızıyor
bu şehir beni öldürüyor Etibe
uçurumun kenarındayım kuzgundur gece
peşime düşmüş avcılar
büyüyor düşlerimde irem
ateşler şahının dudakları alev alev
çocuk sesleri yankılanır ötelerden
kusursuz bir ölüm çağırır gökyüzünün karanlığını
kurşuni korkulara gebe günlerin arifesindeyim
zulamda taşıdığım acı hissiyatımı vurur
zaman mı çaresiz mekan mı bilmiyorum
sensizliğin çanları çalıyor Etibe
bir susmaklık düşüyor içimin dehlizlerine
poyrazında kaldım sabıkalı rüzgarların
üşüdüm netameli yağmurların sabahında
ıslandı gökyüzü
ıslandı duvaklar gelinlik kızların yüreğinde
hergele bakışların heyulasında şizofren şiirler yazılır
düşartıkları çarpar hayatın sırsızan aynalarına
rodrigo susar deriga bestelenir ve
nazımsanmış beyitlerin yükleminde tertemiz aşklar
miraca yürür
toprağın damarı çatladı Etibe
yusuf bir kez daha yüreğinden vuruldu
bir kez daha aşkın peçesi yırtıldı
bir kez daha kuyu zindana zindan saraya döndü
uykulara saplanmış sabırlar bırakıyorum geceye
endülüste gözyaşı filistinde taş oluyorum
hangi zamanların kutsallarını çağırmalıyım sevaplarıma
melekler hangi duaları almalı avuçlarına
senin için biriktirdiğim ekşime katık sen gibi mi
ölmeliyim Etibe
şiirler kanatıyor parmaklarımı
bulutların senleşen resimlerini çiziyorum gökyüzüne
fellucenin çamur kokan çocuklarını uçurtma yapıyorum
boğazıma düğümleniyor hıçkırığım
en kalaba duyguların mahşerindeyim Etibe
bir ay tutulmasının kehanetinde dişlerimi kanatıyorum
üryan bir öfke yansıyor efsunlu gecelerime
ecinni bakışların nazarında sırlı aynalar çatlıyor
sığınıyorum felakın Rabbine
düşüyor seccademe yıkık mescidler
sen kokan çocuk tenleri
küçük bir kız büyüyor düşlerimde 'duvak tadında
kınalı elleri'
duydunuz mu kurtubayı, filistini, çeçenyayı…
şimdi… "ay düşüyor saçlarına bütün çocukların
ölüm en koyusunda saklambaç oynuyor"