HDR Üyesi
Karlsruhe mahkemesinin Fereşta Ludin'in davası hakkında verdiği karar aslında bir başarı olarak görülmemesi gerekir. Çünkü karar sadece başörtüsü hakkında bir kanun olmadığını öne sürerek Bayan Ludin'e hak vermiştir. Bundan sonra olacaklar belli. Eyaletlerin ilk işi yeni bir kanun tasarısı çıkarmak olacak. Zaten bunu Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) yönetimli eyaletler başında belirttiler bile.
Kuzey Ren Vesfalya gibi Sosyal Demokrat Parti (SPD) yönetimli eyaletlerde ise zaten başörtülü hanımlar öğretmen olarak çalışıyorlar ve hiç kimse şimdiye kadar rahatsız olmuyordu. Hatta Hamburg'ta başörtüsü yüzünden görevden alınan öğretmen için sınıf velileri hepsi başına bir örtü takarak belediye dairesinin önünde protesto edip öğretmenin geri işe alınmasını sağlamışlardır.
Almanya'da bu mesele sınıflarda duvara haç takma yasağına benzetiliyor. Zamanında hristiyan olmayan bir baba çocuğunun ders sınıfında duvarda takılı olan haçın indirilmesi hakkında dava açmış ve kazanmıştı. Laik bir kurum olan okullar hiç bir dinin propagandasını yapamayacağı gerekçesiyle duvardaki haçta başörtüsü de reddediliyor. Yalnız aradaki fark unutuluyor. Okullardaki haçlar duvarlara asılıp Hıristiyanlığın bir simgesi olarak bütün sınıfı etkiliyor fakat başörtüsü bir şahsa ait olduğu için onun kişiliğini belirtiyor. Başörtüsünü yasaklamak o öğretmenin din hürriyetini ve kişiliğinin gelişmesini engellemek olur, ki bu Alman Anayasası'nın temellerinden biridir. Gerçi dinleri yüzünden insanları dışlamaları Alman toplumu için yeni bir gelişme değil en yakın tarihe bakılırsa. Zaten Fereşta Ludin meselesi de medya ve bazı kişiler tarafından sağ tarafa kayan Alman toplumunu etkilemek için gündemde tutuluyor.
Tam 5 senedir genç bir kadın tek başına mücadele ediyor. Kadının resmine baksanız pek bizim müslümanlar onu tam tesettürlü olarakta kabul etmezler. Ama yinede bu kadın davası için senelerdir uğraşıyor. Bu kadın niye yanlız? Nerede onu beğenmeyen "tam tesettürlü" müslümanlarımız? Niye ona destek vermiyorlar? Yoksa bizim alıştığımız şu gruba bu gruba ait olmadığı için mi? Üstelik Türkte değil, aman bize ne. Senelerdir kendi kendimizin hatalarını bulmaktan suçlamaktan ve grup ayrımcılığı yapmaktan asıl vazifelerimizi ihmal ettik. Yıllardır maddi ve manevi yatırımlarımızı hep geldiğimiz ülkelerde yaptık ve asıl yaşadığımız ve ömrümüzü geçirdiğimiz ülkeyi unuttuk. Türkiye'de ki gençleri düşündük, buradaki nesli unuttuk. Türkiye'de ki başörtü mağdurları için sokaklara döküldük, sempozyumlar toplantılar düzenledik ama burada başörtüsü yüzünden işe alınmayan veya atılan binlerce kızımızı görmemezlikten geldik.
40 senedir müslümanlar bu ülkede yaşıyor ve halen çocuklarımızın okullardaki dini bayramlara katılmamaları ters karşılanıyor. Neden 40 senedir İslam'ı bu ülkede Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi bir resmi din haline getirilip temsil edemedik.
5 senedir bu kadın mücadele veriyor bir fert olarak... bir cemaat olarak olsaydı bu dava çok farklı olurdu...