Devlet yetkilileri, medya kuruluşları, yazar ve yorumcular, hatipler, ilgili ilgisiz herkes günlerdir aynı şeyi söylüyor;
"Alışveriş yapın; teröre, tehdide, irticaya, UEFA'ya, dış ve iç düşmanlara inat alışverişe çıkın!"
Günlerdir, bütün toplum, bir "alışverişe çıkın" bombardımanının etkisi altında. Sizin yoksulluluğunuz, sıkıntılarınız kimsenin umurunda değil. Ramazan'ı nasıl geçirdiğiniz, bayrama nasıl girdiğiniz, neleri düşünüp nelerden korktuğunuz, ne yiyip içtiğiniz hiç önemli değil. Yeter ki ekonomi canlansın, birileri durmadan para kazansın, borsa dalgalanmasın, birlik ve beraberlik bozulmasın, dostlar alışverişte görsün!
Açlıktan ölseniz, evinize ekmek götüremeseniz bile, ülkenin âli menfaatleri gereği bir şeyler almalı, para harcamalısınız. Bu milli bir görevdir. Bir şeyler alıp satarak ülkenize sahip çıkmalısınız. Yıllardır çılgın bir tüketim kültürüyle afyonlanmış Amerikan toplumu da her büyük badireden sonra böyle rahatlamıyor mu? 11 Eylül'ün ertesinde Amerika'da piyasalar, topluma yapılan "alışverişe çıkın" çağrıları sonucu normale dönmüşmüş. Aksi halde ekonominin büyük, güçlü ve topluma esenlik, özgüven aşılayan çarkları durabilirmiş...
Bu ülkede, trafik kazalarında bile, her gün onlarca İnsanın öldüğünü söyleyen, gündemleştiren, çözüm için ısrar eden kimse olmaz oysa.
Yoksulluğun, itilmişliğin, cahilliğin, ezilmişliğin, baskı ve dayatmaların, vurgun ve soygunların, işsizlik ve haksızlığın kaç ocağa ateş düşürdüğü, nasıl devasa bataklıklar ürettiği, çaresizlik ve bıkkınlığın nelere yol açabildiği üzerinde yeterince düşünülmez.
Tinerci dehşetlerinin, kapkaç terörünün nasıl bir kokuşmuşluk ve düşkünlükten beslendiği; ahlak ve namus anlayışının nasıl iğdiş edildiği gözlerden ırak tutulur.
Tek göz bir evde 20 nüfusla birlikte yaşayan insanların; harika, vatansever ve hiç yakınmayan bireyler olmaları beklenir.
Hastanelerinde doktor bulunmayan, hastalan başka şehirlere sevk edilirken ölen, hastanelere sokulmayan insanlar, kentler gündeme gelmez.
Başları hiç okşanmayan, kitap yüzü görmeyen, sokaklara terk edilen çocukların, ucuz Türk filmlerindeki gibi ileride ünlü bir şarkıcı, türkücü olacakları sanılır. Kim bilir, uyuşturucu kullanımının ilköğretim çağındaki çocuklara kadar düşmesini çağdaşlık göstergesi sayanlar da vardır belki.
Bunların hiçbiri önemli değildir. Yeter ki Galatasaray tur atlasın. Yeter ki döviz dalgalanmasın. Yeter ki Cumhurbaşkanı celallenip kimsenin kafasına anayasa fırlatmasın. Yeter ki cezaevleri boşalmasın. Yeter ki Gürüz'ün çıkardığı pürüzlere kimse itiraz etmesin, irtica hortlamasın, başörtüsü bırakın okulları mahkeme salonlarına bile giremesin, ABD üzülmesin, kola satışları düşmesin, turistler ürkmesin, generaller telaşlanmasın, kimse ülkeyi AB yolundan çevirmesin!..
Bıçağın kemiğe dayanması, üzerinize çöreklenen heyulanın ve zulmün her geçen gün artması, çektiklerinizin kanınıza dokunması önemli değil!
İçinizi acıtan yaralarınızı değil paralarınızı düşünün. İmaj her şeydir. Keramet ticarettedir.
Susun, itiraz etmeyin! Alışveriş yapın!