Tanıktır onlara alanlar,
zorlu yollar,
dost omuzlar;
işte ilk önce,
onlar gülümsüyor
gözleri yaşlı şafağa
her sabah onlar okşuyor
yoksul çocukların başını
onlar ısıtıyor sımsıcak avuçlarında
sevgisizlikten üşüyen kentleri
tutuşmuş bir karanfil demeti dibi
onların çığlığıyla uyanıyor
direngen meydanlar
ve onlar dikiliyor önce
murdar yüzlü kabillerin karşısına!
yüreğe düşen bîr cemre gibi
bir kutlu güne yetişmek ister gibi
şebrin bir ucundan kalkıp gelen müminler gibi
koşar gibi uzaktaki bir dostun yarasını sarmaya
ateşe verip seslerini
onlar tutuyor elimizden,
yürüyen ayetler gibi
ve işte ölüm bile
imrenerek bakıyor arkalarından