14 Nisan '03
ABD ve İngiltere'nin Irak'ı istilasıyla birlikte Ortadoğu'nun bir bütün olarak emperyalist güçlerin saldırganlığına açık hale geldiği bir konjonktürde Türkiye çirkin bir ziyarete daha sahne oluyor. İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom bugün ani bir kararla Türkiye'ye geldi. Irak'ta yaşanan katliam ve hukuksuzluğun insanımızda yarattığı derin acı duygusu Filistin'in işgalcisi rejimin Dışişleri bakanının Türkiye'de ağırlanmasıyla daha da artmıştır. Silvan Şalom yaptığı ilk açıklamasında Türkiye'ye Abdullah Gül'ün özel davetiyle geldiğini vurguladı. Yine altını çize çize Suriye'ye yönelik suçlamalarda bulundu.
Amerikan yayılmacılığının Irak'tan sonra Suriye'yi açık açık hedef almaya başladığı bir vasatta bu ziyaret ve sarfedilen sözler çok ciddi anlamlar taşımaktadır. Amerikan emperyalizmi Afganistan'la başlayıp, Irak'la devam ettirdiği hegemonyasını pekiştirme kampanyasını Suriye ile devam ettirmeyi planladığını açıkça ifade etmektedir. Bilindiği gibi bu kampanyanın hedeflerinden biri de emperyalizmin Ortadoğu'daki karakolu İsrail'in güvenliğini garanti altına almaktır. Bu doğrultuda uzun bir süredir Filistin mücadelesine sahip çıkan ve aynı şekilde Lübnan'da Siyonist işgale karşı savaşan başta Hizbullah olmak üzere direniş örgütlerine destek veren Suriye yönetimi yoğun tehditler, baskı ve şantajlarla karşılaşmaktaydı. Irak'ın istilasının tamamlanmış olması ABD'li yayılmacı yönetimle birlikte İsrail'i de cesaretlendirmiş görünüyor. Zaten uzun bir süredir ABD'deki İsrail lobisinin Suriye'yi hedef tahtasına oturtmak için yoğun çabalar sarfettiği bilinmekteydi. Şimdi her gün bir başka uyduruk ithamla Suriye'nin köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığını tüm dünya kamuoyu izlemekte.
Tam da böyle bir ortamda İsrail Dışişleri bakanının Türkiye'ye davet edilmesi ne anlama gelmektedir? Kanlı koalisyona devam mı? Hükümet Abdullah Gül'ün önceden programlanmış Şam ziyaretini ABD'nin baskısıyla iptal etmekle ve işgalci devletin Bakanını Ankara'da ağırlamakla emperyalist-siyonist yayılmacılığa siyasi planda katkıda bulunmuş olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölgenin mazlum ve Müslüman halklarına karşıt ve emperyalist işbirlikçisi geleneksel dış politikasını aynen yansıtan bu tutumu kınıyoruz. Emperyalist ya da Siyonist işgalcileri ve onların temsilcilerini ne ülkemizde, ne de bölgemizde görmek istemiyoruz.