Savaşla doğup savaşla büyüyen Afganistanlı çocuklar.. Yaşlı, kadın, savunmasız siviller.. Onyıllardır gözyaşı, işgal, direniş, yerinden yurdundan göçediş, isyanlar, feryatlar..
Evet burası Afganistan! Şamar oğlanı bir coğrafya!
Evet.. Biz herşeyi biliyoruz!
İşgaller, kıyımlar, gözyaşları..
Önce İngilizler, ardından Ruslar ve şimdi de "uluslararası ittifak!"
Savaş, katliam, bomba, mayın.. Ölen çocuklar, sivil halk.. Göçler, göçebelikler, mülteci yurtları, kadınlar, tahrip edilen beldeler...
Ne yazmalı? Bilmem ki!.. Umudu canlı tutarak, her katliamı bilgece bir tebessümle öpüp başımıza koymaktan başka..
Bir yanda ellerini kardeş kanına bulamış bir Taliban veya Kuzey İttifakı.. Öte yanda çoluk çocuk demeden köy ve şehirleri bombalanmaya, öldürülmeye, sakat kalmaya alışmış ve bu fiili durumu "kaderleri" zanneden Afgan halkı..
Önce İngiliz işgaline ve daha sonra Rus işgaline karşı ölesiye direnmeyi efsaneleştiren ve sonra kendi kendini öldürmeye devam eden dar bir kafa..
Taliban, Hikmetyar, Rabbani, Şah Mesud... Meşin koltuklarda oturan Zahir Şah!
Evet.. Biz herşeyi biliyoruz!
Dün olduğu gibi bugün de bombalar, füzeler, ölen binlerce masum savunmasız siviller..
Seyrediyoruz ölen çocukları, ihtiyarları, anneleri.. Müşerref ve önceleri Zıya-ül Hak.. Ayak oyunları, kalleşlikler, masum sivil halk üzerinden yürütülen ince ayarlı ve kirli politikalar... Öylesine seyrediyoruz ki, giderek baktığımız şeyler gözlerimize, gözlerimiz her şeye yerleşiyor..
Sadece bakıyoruz ve bu, dünyanın en kavi, en yalın, en temiz bilgisini veriyor bize.. Aslında bakarak bilgeleşiyoruz ve bakarak öğreniyoruz kavga etmenin ve iktidarın kalleşliğini.. Ölümü, tutsaklığı, yeryüzünün kocaman ve kirli bir kalleşlik evi haline geldiğini.. Gözümüze kaçan çöpün bir çırpıda nasıl da zor çıkartıldığını.. Hepimiz olduğumuz yerde, koltuklarımızda veya sıcak bir çay içerken seyrediyoruz Bosna'yı, Sabra'yı, Şatilla'yı, Hama'yı, Halepçe'yi ve unutuyoruz her şeyi Çeçenya'yı Keşmir'i Gazze'yi Afganistan'ı..
Evet. Biz herşeyi biliyoruz!
Unutarak, bütün nesneleri, oluk oluk kan akan Saray Bosna, Grozni sokaklarını, çekik gözlü Doğu Türkistanı, bütün yıkılan ve yakılan evleri, bütün olayları, bütün zulümleri zihnimize depoluyoruz..
Ve haykırıyoruz: Ey beyaz kavim, senin bilmediğin şeyleri biliyoruz! Senin kimyanı, ruhunu, dolaşımlarını, zihinsel performansını biliyoruz.. Avucumuzun içi gibi tanıyoruz içindeki kiri.. Oynadığın her rolü, girdiğin her kılığı biliyoruz..
Bütün çığlıkları, feryadları, korkuları biliyoruz..
Evet.. Biz herşeyi biliyoruz!
Daha ne yazmalı? Bilmem ki!
Afganistan'da çocuk, yaşlı, kadın olmak, Afganistan'da sivil olmak karşısında ne yazılır ki.. Annelerin feryadları, yaşlıların çaresiz bakışları, çocukların korkuları karşısında savaş çığırtkanlığı yapanlara yuuh olsun demekten başka!
Ölümler, yoksulluklar, göç kervanları, mülteci yurtları, mayınlar, bombalar, çocuklar, açlık sefalet ve ölümler..
Bütün bunları biliyoruz..
Minik yüreklerin acıyla bilinçlendiği bir Afganistan gerçeği karşısında bizlere savaş hem de iyilikle kötülüğün içice geçtiği bir kirli savaş oyunu seyrettirenlere yuuh olsun...
Biz herşeyi biliyoruz..
Meşin koltuklarda ve yuvarlak masalarda siyaset üretenleri, savaş ticaretiyle sermaye oluşturanları..
Onun için savaşa hayır, savaşa hayır, savaşa hayır diyerek, yazmaktan, sahipsizlikten, yazamamaktan, sahiplenememekten, utandığımızı, zulmü, savaşı ölümü durduramadığımızı, kurtlar sofrasını, masum çocukları, anneleri, yaşlıları, bedevi Talibanı, özgürlüğü, adaleti, erdemi, onuru, demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, batı ve doğu medeniyetini, kapitalizmi, küreselleşen sermayeyi, dehşet veren talan ve yağmaları bildiğimiz gibi,
BİZ HER ŞEYİ BİLİYORUZ...
Savaşla doğup savaşla büyüyen Afganistanlı çocukları.. Yaşlı kadınları, savunmasız sivilleri..
Bütün bunları biliyoruz..
Onyıllardır gözyaşı, işgal, direniş, yerinden yurdundan göçediş, isyanlar, feryatlar..
Evet bütün buraları, ölümleri, sakatları, Afganistanı, oynanan kirli oyunları!
Şamar oğlanı her coğrafyayı bildiğimiz gibi,
BİZ HER ŞEYİ BİLİYORUZ, suratımızı asarak ve umudumuzu canlı tutup bilgeleşerek...