ABD'nin bölgede ne yaptığı ortada. Demokrasi ve özgürlük getirme adına yapılan ABD operasyonlarının amacını artık bütün dünya biliyor. Önce hegemonyasını pekiştirmek, buna bağlı olarak da başta enerji kaynakları olmak üzere bölgenin zenginliklerine el koymak. Burada, "ABD bölgenin zenginliklerine zaten sahipti, niçin bu kadar maliyeti yüksek olan operasyonlar yapıyor?" diye sorulabilir. Evet, bölgeyi zaten sömürüyordu, ama bu iş giderek zorlaşıyordu. Her ne kadar son yıllarda geriledi gibi gözükse de, tüm İslam coğrafyasında ABD ve ABD'nin işbirlikçileri yerli rejimlere karşı ciddi bir İslami tepki var. ABD Başkanı Bush'un, 11 Eylül saldırısını "yaşam tarzımıza saldırıdır" diye yorumlaması ve başlattığı savaşa "haçlı seferi" demesi boşuna değildi.
Bölge ülkelerinin yöneticilerinin başlattıkları siyasi değişim ve reform süreçleri, iktidarlarını biraz daha uzatmaya yönelik çabalardan başka bir şey değildir. Ancak bunları dikkatle izlemek gerekir. Çünkü, her ne kadar bu çabalar ABD'nin bölgede yapmak istediklerine paralel olsa da, bölge halkının taleplerini de unutmamak gerekir. Yani bu yöneticileri harekete geçiren ikili baskıdır. Şimdilik, halkın taleplerinin önünü kesmek için yapılan bazı reformlar gibi gözükse de, sonradan hesaplar tutmayabilir, hem ABD'nin hesapları hem de baskıcı yönetimlerin…
"Ortadoğu ülkeleri için gündeme getirilen demokrasi, halkın problemlerine çözüm getirebilir mi?" sorusuna cevap ararken önce nasıl bir demokrasi diye sormak gerekir. Mesela Türkiye'de demokrasi var ama Türkiye halkı açlık, yoksulluk ve baskılarla altındadır, AB sürecinde sürekli demokratik reformlar yapılmaktadır ama kimlikler ve inanç özgürlüğü üzerine baskılarda bir azalma olmuyor. Mesela, Türkiye'deki 12 yaşından küçük olan çocuklara Kur'an öğretme yasağı konusu hiçbir demokratikleşme paketine giremiyor. Ortadoğu'da bu modelle mi demokrasi gelecek? Ama demokrasiden, bu ülkeleri, bu ülkelerin halklarının seçeceği gerçek temsilcilerin yöneteceği bir sistem kast ediliyorsa işler değişir. Ama ABD niçin böyle bir şey istesin? Halkın gerçek temsilcileri, halkın tercihleri ve talepleri doğrultusunda yönetirse, bu ülkeler kendi zenginliklerine sahip çıkarlar. ABD bunu asla istemez. Köhnemiş diktatörleri bu ülkelere getiren ve yıllarca iktidarda tutan önce İngiltere sonra da ABD değil mi? Şimdi ne oldu da demokrasi ve özgürlük demeye başladılar? Bana kalırsa bu diktatörler artık batı çıkarlarına hizmet etmediklerinden gitsin isteniyor. Halk bu diktatörleri zaten gönderecek, ABD'nin yaptığı, bunlar gidince çıkarlarının tehlikeye düşmemesi için tedbir almaktır. Demokrasi ve özgürlük adına her ülkeye bir Karzai bulmaya çalışıyorlar. Türkiye'yi yıllarca Karzailer yönetti, o nedenle Türkiye modeli üzerinde duruyorlar. Filistin'e Mahmut Abbas, Irak'a bir başkası... böyle gidecek. Amaç, İsrail'in güvenliği ve uluslararası sermaye ve çok uluslu şirketlerin çıkarlarının garanti altına alınmasıdır.