1960'lı yıllar Türkiye'sinde Müslümanların bilinçlenmesine doğrudan etken olan şeylerin yanında, dolayısıyla etken olan faktörler de vardır. Doğrudan etken olan faktörler cümlesinden birinci derecede hizbu't-tahrir'i saymak yerindedir. 1960 ile 1967 yılları arasında içinde ve sonra da başında bulunduğum bu örgütün fikirleri, siyasi görüşleri Türkiye'de ilk defa (o yıllara göre) radikal denebilecek boyutlarda idi. içinde bulunduğumdan çok şey öğrendiğim bu örgütün birinci derecede İslami görüşlerinde tenkidlerim 1963'lerde başladı. Giderek arttı. Ve 1967'de keskin hatlar belirdiğinden ayrıldım. Ayrıldığımda cezaevinde idim.
Mevdudi'nin, Seyyid Kutub'un, Malik bin Nebi'nin, Muhammed Esed'in yayınlanan eserlerinin de yaygın olarak tesiri oldu. Hele 1960 öncesinde sağcılıkla, İslamcılık birbirinin eşdeğeri idi. İslamcılığı sağcılık temsil ederdi o yıllarda. Bunların temsilcilerinden hemen hiç kimse daha sonraki yıllarda İslamcı olamadı ve sağcı kaldı.
İsmi duyulmasına rağmen İhvan-ı Müslimin'in Türkiye'de İslami bilinçlenmede ve uyanışta pek rolü bulundu denilemez. Varlığını sürdüre gelen Nurculuğun, Süleymancılığın, tarikatçılığın her kolunun dahi bir rolü bulunmadı.
Dolaylı olarak etkenlerin başında ise, Türkiye'de 1961 anayasası ile batının körüklediği (palazlandırdığı) solculuğun birinci derecede siyasi görüşlerinin (Anti amerikancılığının) rolü bulundu denilebilir.
Yeniden Milli Mücadele Dernekleri, Komünizmle Mücadele Dernekleri gibi dernekler, özellikle birincisi etrafına o yılların (1967 ve sonrasının) dünya kadar gencini toplamasına rağmen İslamcılıkla uzaktan yakından ilişkisi olmamış, birer kontgerilla (özel harb dairesi) örgütleri olarak işlev üstlenmişler, işlevlerini yerine getirmişlerdir de. Mehmet Şevket Eygi'nin Bugün günlük gazetesi vasıtasıyla yaptıkları da biraz daha yeşile çalan rengiyle yine aynı ÖHD'nin isteği istikametinde görev üstlenmiş ve yerine getirmiş, değil İslamcılığın vücud bulmasına katkıda bulunmak bilakis İslamcılığı engellemeye matuf olarak görev yapmışlardı.
Konu geniş geniş analizi yapılacak boyutlarda bir konu olmasına rağmen, biz pek muhtasar olarak yukarıda söyleyebildiklerimizin söylenebileceği kanısındayız. Bu yıllarda ismi bilinen kimi kişilerin İslamcılaşmada etkin rolleri söz konusu olmayıp, şahısları çerçevesinde ve çevresinde konuşulan kişiler olduklarını görüyoruz.
Konu ile ilgili olarak geniş bir hazırlığımızın bir süre sonra kitab halinde yayınlanacağını okuyucularınıza duyurmak isterim.
Gerek ismimiz gerekse iktibas ismi ile bir belli düşüncenin yaygınlaşması, sahiplenilmesi ve giderek derinleşmesine dikkatlerinizi çekmek isteriz. Otuz iki yıllık bir çabanın ürünlerinin yaygınlaştığı günümüzdeki görüntü, bizden uzak hatta bizimle tanışmaz bulunsa dahi ekilen tohumların verdiği ürünler olarak bugün karşımızda durmaktadır.
Hak Söz okuyucularına en kapsamlı sünnet olan 'Kur'an'ı ahlak edinmeyi önererek sözlerimi bitirmek istiyorum.