1. YAZARLAR

  2. Fatma Candan Günaydın

  3. Sen Bir Fotoğraf Değilsin

Fatma Candan Günaydın

Yazarın Tüm Yazıları >

Sen Bir Fotoğraf Değilsin

Ağustos 2003A+A-

Bu mektubu sana 'senden sonra' yazarken, etrafta kimseler olsun istemiyorum. Hiçbir ses ve renk de. Bu yüzden geceye sığındım. Bir tek o benziyor seni bıraktığımız yere. Sessiz, garip, hüzünlü ve ben acı doluyum. Kelimelerimi özenle seçemiyorum senin için. Çünkü ben yıllar sonra kalemi elime aldığımda sen ve ölüme dair bir şeyler karaladığıma inanamıyorum. Bu yazdıklarıma, yaşananlara, senin yaşamadığına inanamıyorum. Macide Abla, seni çok özlüyorum...

Telefonunu çevirdiğimde artık senin cevap vermeyeceğine, ne kadar yürüsem, koşsam sana ulaşamayacağıma, elinde kendinden büyük evrak çantanla şu kapıda aniden belirivermeyeceğine artık... inanamıyorum. Senin artık bir fotoğraf olduğuna...

Ama hayır öyle söyleme. Sen bir fotoğraf değilsin. Sen bir kötü gün dostusun ilkin. Ve hep öyle kalacaksın. Hatırlıyor musun, bir gece otogarın kirli koltuklarında yorgun düşmüş bir öğrenciyi uyandırmıştın. Tıpkı şu anda önümde duran fotoğraftaki gibi gülmüştün. Her yer gülmüştü o an. Memleket ve bu şehir. Yabancılık bitmişti.

Eminim ki pek çok öğrenci her başı sıkıştığında seni aradı bu şehirde. Ve sen hiç olmaz demedin. Bilemiyorum herkese nasıl yettin?

Macide Abla, sen bir fotoğraf değilsin! Sen, Üsküdar'daki o öğrenci evinde bir türlü tutuşmayan sobanın aleviydin unuttun mu? Bazen vitrinde beğenip alamadığımız eşarbımızdın. Sen komşudan istenen tuzdun, ekmektin... Bir sahil yürüyüşü, bir akşam toplantısı, bir eylem habercisiydin. Hiç durmak bilmez miydin?

Şimdi o günlere dönmek istiyorum. Bir saatini olsun tekrar yaşamak. Yaşamak, heyhat ne mümkün...

Macide Abla!

Seninle bir şeyleri yaşayamayacağımıza inanamıyorum. Tüm hatıralar gözyaşına boğuluyor bu gece. Bilmem sen ne yapıyorsun; dönülmez yerlerde misin şimdi? Macide Abla, seni çok özlüyorum!

Hatırlıyor musun, Beyazıt'taydık yine. Eve yorgun atıp kendimizi, uyumaya hazırlanırken bir telefon aldık senden. Birlikte hastaneye koştuk. Güzel bir bebek çıkagelmişti.

Sen ümmetin sıkıntılarını kendi rahatının önüne geçirmeyi bildin. Macide Abla, sen bir fotoğraf değilsin!

Geldiğimiz yerlere göre değişik fikirlerle tanıştırdın bizi. Şaşırdık, kızdık. Tartıştık. Okuduk... Bunlar hep güzeldi. Ya şimdi?.. Ölümle tanıştırdın bizi aniden. Dost ayrılığını... Yakan, kavuran bir hasreti... Ahireti vurdun yüzümüze. Ve bir dava yolunda ölmeyi gösterdin. Şimdi kızmak, tartışmak yok gözlerimizde. Özenmek ve özlemek var. Seni ve böyle bir ölümü...

Sen bir fotoğraf değilsin Macide Abla!.. Sen o kitaplarda okuduğumuz ölümleri, uğruna marşlar yazılan hayatları, satırlarda görmeye alıştığımız idealleri yaşamaya çalıştın. Ölümün gösterdi ki yaşamışsın. Sen bir fotoğraf değilsin, sen Macide Abla'sın. Ve hep öyle kalacaksın.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR