Havaların ülke genelinde nispeten serin gitmesine paralel biçimde siyasi ortamın da henüz fazla hararetlenmediği bir seçim dönemi yaşanıyor. 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlere çok az bir zaman kalmasına rağmen önceki seçim dönemlerine kıyasla sakin sayılabilecek bir hava egemen. Bugün “Ülke bölünmenin eşiğinde!” “Atatürk Türkiyesi ne hallere düştü?!” “Açlık, yoksulluk, işkence son bulsun!” türünden şikayet ve taleplerin yaygın bir alıcı kitlesi bulabildiği günlerden, ortamlardan epeyce farklı bir vasat mevcut. Bürokratik oligarşinin etkili rol üstlendiği, askerin tavrının merak konusu olduğu, sermaye çevrelerinin medya manipülasyonlarıyla gündem belirlediği zamanlar geride kalmış görünüyor.

Bu hayırlı bir gelişme! Halkın iradesinin sistematik biçimde tahakküm altına alındığı süreçleri en katı ve kaba şekliyle yaşamış bu ülkenin eskiyi özlemesi zaten mümkün değil. Nitekim her şeyiyle gayet iyi bilinenlerin dahi kendilerini daha sevimli, daha adil, suret-i haktan gösterme çabaları bu yüzden anlaşılır bir şey.

CHP’nin “İmam hatip okullarını kapatmak da ne kelime, bu okulları biz açtık!” “Başörtüsünün en hakiki savunucusu da biziz!” türünden söylemleri bu vasatın tezahürleri. Son derece gayrı samimi olunsa da bu sözleri sarf etmek durumunda kalmaları önemli bir gelişme. Ama içeride dizginlemek durumunda kaldıkları düşmanlığı, nefreti Suriyeli muhacir kardeşlerimiz üzerinden kusmaları şüphesiz çok daha açıklayıcı ve öğretici!

Ya HDP’nin müşfik söylemlerine ne demeli! İstanbul’da seçim otobüsünden kitlesini provokasyonlara karşı uyaran Selahattin Demirtaş’ın partililere sarf ettiği “Gerekirse başka partilerin bayraklarını da siz asın, yardımcı olun.” türünden sözleri karşısında insanın adeta nutku tutuluyor. Kürdistan’da kendileri dışında hiç kimseye siyaset yaptırmayan, korku dağları yükselten, diğer partileri rakip değil düşman konumuna oturtanların bu abartılı insancıllıkları sizin de gözlerinizi yaşartmıyor mu?

7 Haziran’da yapılacak seçimlerin neticesinde mevcut iktidar yapısında bir değişiklik olması beklenmiyor. AK Parti’nin 12.5 yıldır süregelen iktidarını koruyacağına ilişkin göstergeler güçlü. Bu durumun gerek bu ülkenin Müslümanları açısından gerekse de başta Ortadoğu olmak üzere tüm Müslüman halkların maslahatı açısından olumlu olduğu açık. Esed rejimiyle anlaşıp Suriyeli muhacirleri geri göndermeyi vaat eden, Kobani’ye bomba yağdıran Amerikan savaş jetlerini “Bijî Obama!” diye selamlayan anlayışların palazlanmasının ümmetin maslahatına uygun olmadığını tespit etmek zor değil elbette. Ve ümmetin maslahatına denk düşmeyen tercihlerin, bizim beklentimize, yönelimimize ve geleceğimize ters düşeceği ise bir o kadar net kuşkusuz!