Savaş Halkı Eğitiyor!
Özgürlük savaşları, ağıtlar yaktırır, özgürlük türküleri söyletir. Kahramanlar yetiştirir. Cesareti biler. Korkaklığı, sinmişliği gecenin örtüsünü çekip aldığı gibi siler, yok eder. Çünkü, yoktur ondan daha değerlisi. Yoktur ondan daha sevgilisi. Her şey, ama her şey, ölüm, kan, direniş ve mavzer özgürlük için, yaşamak var olmak içindir,
Mücadele diriltir ölü toprağa serpilmiş bedenleri. Uyandırır zihinleri, şafakların sökmesi gibi gecenin karanlığında. Ve Hamza, Mus'ab, Ali, Hüseyin gibi dimdik yapar başları, bükemez kimse bileğimizi, korkutamazlar yüreğimizi.
Şehadet, arzu duyulan, özlenen toprağa düşen kanlarla yeşeren bir düştür sırada bekleyenler için. Her şehit, her kan yeniden diriltir yeniden silkindirir bizi.
-Düşünün ve korkun bizden, elleri masum bir yavruyu vurmak için tetiğe basan katiller. Düşünün ve korkun! Siz, bir vurdukça biz bin diriliriz. Bizim sırada bekleyenlerimiz, bizim Rabbimizi var. Ya sizin? Esir olduğunuz korkularınızdan, korktuğunuz ölümden başka neyiniz var?
Bu düşünceler ilmik ilmik oldu düğümlendi boğazımıza dinlerken Bosna'dan gelen kardeşimizi. Bakışları ve samimiyeti arasıra yaşla dolan gözleri, konuştuklarından daha fazla şeyler anlatıyordu bize. Belliydi yoğrulduğu sıkıntıyla çelikleşmiş iradesinin, belliydi dolu gözlerinde kavuşmak istediği Rabbine. Bir şehid gibi başarıyla tamamlamak isteği imtihanını. O bulunduğu bölge -Orta Bosna'da- bir efsane kahramandı birçokları için. Tanımayan, duymayan, bilmeyen yoktu onu. Şaşırtıyor insanı bakınca cüssesine.
Bu duygular kapladı içimizi, onu görünce röportaj için gittiğimiz evde. Anlatmadan, söylemeden geçemedik hissettiklerimizi, bazen hislerin, hissedilenlerin sözden daha güçlü olduğu gerçeğini göz önünde tutarak. Evet o Rabbimize gönülden inanmış İslami kimliğini vurgulayan ve her şeyden önce olayları bu kimliği ile değerlendiren salih bir kuldu. Adı Patkoviç olarak meşhur olmuştu. Müslümanske Snage'de başladı özgürlük mücadelesine. Snage'nin Bosna ordusuna katılmasından ve resmi bir statü kazanmasından sonra albay rütbesiyle taltif edildi. Bu rütbeyi alması tesadüf veya hatır için değildi. Boşnaklar arasında eski Yugoslavya'da askeri akademiye giden çok az insandan biriydi. Eğitimsiz ve tecrübesiz Boşnak ordusunda böyle bir akademiden mezun olmak hatırı sayılır bir işti. Onunla daha çok şu anda Bosna'da siyasal yapılanmada müslümanlar arası ilişkiler, geleceğe yönelik planlarıyla ilgili konularda görüş almak istedik. Bu konularda konuşmasının bazı çekincelerle beraber mümkün olduğunu söyledi. Biz de bu konuda kendisini makul karşıladık. Zira o kendisini bir siyaset adamı olarak görmüyor ve bir asker olduğunun altını çiziyordu. Diğer taraftan hala resmi bir görevde olmasının da bu konularda konuşmasına engel teşkil edeceğini belirtti. Ayrıca bizden önce konuştuğu bazı basın yayın kuruluşlarında söylediklerinin farklı yönlere çekilmesinin kendisini üzdüğünü belirtti. Biz de söylediklerini olduğu gibi yansıtacağımıza güvence verdikten sonra teybimizin düğmesine bastık.:
Ali İzzet Begoviç ile Sladzic arasında yaşanan ve Sladzic'in istifasını sunmasına kadar varan bir gerginlik oldu. Nedir bunun iç yüzü ve boyutları?
Begoviç ve Sladzic arasındaki sorun herhangi bir idari teşkilat arasındaki sorun gibidir. Özel bir durumu da yok bildiğim kadarıyla. Sladzic, Lubliyankiç'in öldürülmesinden sonra Sahirbey'in dışişlerinden sorumlu bakan olmasına belki biraz reaksiyon gösterdi. Ama bu anlamda şu anda Sladzic ile Begoviç arasında devlet üst kademesinde çok büyük bir ayrılıktan söz etmek mümkün değil. Zaten şu anda bir takım politik amaçları gerçekleştirmek için birlikte hareket ediyorlar.
Biz daha önce Hak Söz dergisinde Sladzic Amerikan Büyük elçisi iken İstanbul'da Bosna ile ilgili düzenlenen bir konferansta yanında CIA ajanları olduğu halde katılmıştı. Biz de bunu haber yapmıştık. Bu konuda Amerika-Bosna ilişkileri ve Sladzic'in rolü konusunda ne diyorsunuz?
Amerika'nın tutumunu bir tek kişinin tavrına bağlanması mümkün değil. Sadece Sladzic'in etkisi olamaz. Dünyanın genel politik dengeleri açısından bakmak lazım olaya. Zaten son yapılan harekatta da Amerika'nın kaybolmuş itibarını tazelemek söz konusudur. Sonuç olarak bu harekatın üç amacı vardır:
1-Sarayevo'daki kuşatmayı kaldırmak,
2-Sırpları imzaya zorlamak,
3-Belkide bizim zararımıza olarak onların hazırladığı planı onaylamak.
Şimdilik bunun nasıl karşılanacağını bilemiyoruz. Ancak bizim liderimiz daha önce de bazı planları reddetti. Eğer bunu da zararlı bulursa bunu da reddedecektir.
Bosna hükümeti Batılı basın yayın kaynaklarında fundemantalist İslamcı bir yönetim olarak lanse ediliyor. Diğer taraftan Saraybosna'da güzellik yarışması düzenleniyor. Bu olay Bosna hükümetinin ve Ali İzzet Begovig'in sahip olduğu müslüman kimliği ile çelişmiyor mu? Zira böyle bir yarışma ancak devletin onayıyla yapılabilir? Bunu nasıl anlamlandırıyorsunuz?
Ali İzzet Begoviç Bosna Hersek Hükümeti'nin başkanıdır. Demokratik eylem Partisi (SDA)'nin başkanıdır, Bosna halkının başkanıdır. Eğer sadece müslüman halkın lideri olma sıfatı olmuş olsa böyle bir şeye izin vermemesi gerekirdi. Kaldı ki buna izin verip vermediği de çok açık değil. Ayrıca savaş devam ediyor ve savaşın halkı eğitmesi söz konusudur. Bu sadece bizim de problemimiz değil. Benzer problemleri siz de yaşıyorsunuz. Mesela İstanbul'da gittiğim bir otelde gördüğüm manzara hiç de iç açıcı değildi. Problemi anlayabilmek için Bosna'nın dününe ve Bosna'nın sosyal yapısını iyi bilmek gerekiyor. Aksi takdirde bütün bu olanları anlamak çok zordur. Mesela ben bir dönem Zenica'da iken sokaktaki halkın Boşnak mı yoksa Hırvat mı olduğunu sormak zorunda kalıyordum. Bosnalı tam manasıyla bir Avrupalı gibi yaşıyor. Sadece Selam, Allah'a emanet vb. gibi bazı çok ufak şeyler İslam olarak kalmış. Bunun dışında her şey elinden alınmış.
Yani kültürel olarak İslam var?
O kadar bile değil. Öyle olsaydı ailenin korunması gerekirdi. Ama maalesef karışık aileler de mevcut. Benim nasibim doğup büyüdüğüm köyde İslam derinlemesine muhafaza edilmiş. Ancak yine de ben eğitimim sırasında bir Avrupalı gibi düşünüyordum. Bu manada bizim de İslami olarak bir gelişmemiz oldu. İnsanlar ölümle son sınıra geldiklerinde Allah demeye başladılar. Şunu açıkça söyleyeyim ki biz de devletimizin şeriat devleti olmasını isteriz. Ama biz bunu izhar edersek Batı bizi yok edecektir. Şu an yapabileceğimiz halkımızı bu yöne doğru yönlendirmek. Kaldı ki bizim mevcut durumumuzda böyle bir hukuku yaşayacak halkımız da yok. Biz öncelikle din düşmanlarına karşı nasıl savaşacağımızın metodunu arıyoruz. Benim işim kolay. Giderim şehit olur ve rabbime kavuşurum. Ama geride kalan çocuklarım için onların o cahiliyye içinde yetişmemesini sağlayacak bir şeyler yapmamız gerek. Bu sadece benim için değil bütün Bosna'yı düşünen müslümanlar için geçerlidir. Bu mücadelenin aynısının Türkiye'de de gerekli olduğuna inanıyorum.
Müslümanske Snage'nin şu anki durumu ve Bosna ordusu içindeki konumu nedir? Ordu içinde bir çatışma var mı?
Snage önceleri halkın oluşturduğu ufak birlikler şeklindeydi. Daha sonra organize daha düzenli bir birlik haline geldi. Ve son olarak da 7. Kolordu olarak Bosna ordusunda resmi bir statü kazandı. Şu an içinde belirli bir problem yok. Ancak eski ideolojilerini devam ettirenler var. Onların İslam'a yanaşmamaları bizim onlara bir şey yapmamıza engel oluyor.
Rasim Deliç hakkında ne diyorsunuz?
İnsanlar hakkında kötü düşünüp zanda bulunmayın. Allah en iyisini bilir.
Daha önceleri Fikret Abdiç problemi yaşandı. Tekrar böyle bir problem yaşanma ihtimali olabilir mi?
Abdiç Hırvatistan'da bir otel de Hırvatistan tarafından sudan bir bahaneyle alıkonulmuş durumda. Bosna Hükümeti Abdiç'i Hırvatistan'dan talep etti. Ancak sonuç çıkmadı. Bosna Hükümeti Abdiç'i yargılamak istiyor. Hırvatistan şayet Abdiç'i iade etmezse Bosna Hırvatistan hakkında iyi şeyler düşünmeyecektir. Hırvatistan'ın Bosna topraklarında gözü olduğu hatırlanırsa kötü niyetli olduğu sonucu çıkacaktır.
Abdiç köpeğine gelince kimin eline geçerse kullanılacak bir maşa durumundadır. Herhangi ideolojik bir dünya görüşü de yoktur. Zaten şu anda bütün birlikleri dağıtılmış durumdadır. Abdiç, menfaatinin olduğu her yerde olabilir. Daha önce Sırplar'la işbirliği yaparken şimdi Hırvatlarla yapıyor, yarın ne yapacağı belli olmayan karanlık bir kişilik.
- Kimliğimizi tanımlamalıyız!
- Hükümet değil, sistem sorunu
- Nasıl bir İslami kimlik?
- Kimlik sorunu ve yabancılaşma
- Kendi zincirlerimiz
- İslam inancı dogma değil aksiyomdur
- Yeni eğitim yılı ve baskılar
- Futbolun değeri kitlelerin değersizliği
- Dünyadan Haberler
- Hamas siyasal partiye mi dönüşüyor?
- Savaş Halkı Eğitiyor!
- Amerika'da İslam ve Müslümanlar
- Ortadoğu gerçeğinde İslami hareketler ve emperyalizm
- Bir yaşam tarzı olarak Takva
- Hz. Yusuf'un mücadele örnekliği -1
- Cehennem Geçici Bir Menzil Midir?
- Rivayetperestliğin sonuçları
- Evrensel ahlâk, dünyevi bilinç ve kulluk
- Resmi ideolojiyi eleştirmek bölücülük mü?
- Mahkemeler
- Yargı, siyonist medyanın kıskacında
- Kırşehir Cezaevi Müdürü Ne Yapmak İstiyor?
- Kızılderili katliamından Türk milliyetçileri de sorumludur
- Milletten milliyetçilik çıkar mı?
- Susturamayınca tutukladılar!