Saldırı Değil, Eleştirel Yaklaşım!
Zafer Çelik isimli okuyucumuzun "Apaçık Kur'an'ın Şifresi Olur mu?" başlıklı makalemizde Said Nursi ve şifreleriyle ilgili bölüme yönelik eleştirilerini dikkatle okudum. Konunun açılmasına katkısı hasebiyle teşekkür ediyorum.
Söz konusu çalışmayı hazırlarken Nursi'nin eserlerine birincil kaynak olarak yer verdim. Nursî'nin takipçisi olan farklı nurcu grupların eserlerine (Envar Neşriyat, Tenvir Neşriyat, Zehra Yay., Sözler Yay., Yeni Asya Yay., İttihad Yay., İ. Mutlu, B Sağlam, A. Badillı vb.) onlar bu metinleri nasıl anlamışlar diye ikinci kaynak olarak müracaat ettim.
Risale-i Nur Külliyatı farklı yayınevleri tarafından defalarca basılmıştır. Farklı düzenlemeler olsa da o ibarelerin nerelerde geçtiği başlık, zeyl, dal gibi ayrımlarından bilinmektedir. Çalışmada Envâr Neşriyatın 1993 baskıları esas alınmıştı. Zehra Yayınları ve Tenvir Neşriyat'ın baskılarından da bu yazıda alıntılar yapacağız.
Şimdi okuyucumuzun eleştiri noktalarına bakalım, diyor ki: "Said Nursi, Yecüc ve Mecüc kavminin Sovyetler Birliği değil, yıllarca İslam dünyasını kana bulayan ve binlerce yıllık eserlerin bulunduğu kütüphaneleri yakan Moğollar olabileceğini söylemektedir." Ben makalede şöyle demiştim: Nursî Yecûc ve Mecûc'ün da Sovyetler Birliği olduğunu iddia etmiştir.(Sözler, Envâr Neş. s.341-345) Konu Nursî merkezli olmadığı için de söz konusu Risale-i Nur metinlerini alıntılamamış sadece kaynak vermiştim. Bizzat Nursî'den okuyalım: "Halbuki "ve ilmulindallah" hakikati şu olmak gerektir ki: (Deccal) Alem-i küfrün en kasafetlisi (bulanık) olan şimalde (kuzeyde), tabiiyun (materyalizm) fikr-i küfrîsinden süzülen cereyan-i azîmin başına geçecek ve uluhiyeti inkâr edecek bir şahsın şimal (kuzey) tarafından çıkmasına işaret ve şu işaret içinde bir remz-i hakikat vardır." (Sözler, Envâr Neş. s. 341) Nursî'nin döneminde Kuzeydeki Materyalist Fikr-i Küfrî'sinden süzülen Büyük akım nedir? Sosyalizm değil midir? Risale-i Nur'un diğer bölümlerinde şu ifadelere rastlarız: "Rivayette var ki: "Deccâl'in mühim kuvveti yahudidir. Yahudiler severek tabi olurlar." Allahu alem diyebiliriz ki bu rivayetin bir parça te'vili Rusya'da çıkmış." Uzun bir izahat içinde Troçki'nin ve Lenin'in yahudi olduklarını belirten Nursî Komünizmin ve Bolşevikliğin Yecüc ve Mecüc olduğunu burada da iddia etmekte, hatta bir çok mançuryalı moğol'un da Komünist olduğunu söylemektedir. (Bakınız. Şualar, "Şualar1, Beşinci Şu'anın İkinci Makamı, 14 ve 15. Meseleler, Tenvir Neşriyat, İst. 1993 s. 494)
Mehdî ve Mesih'in dönüşü ile ilgili Hadis ilmi açısından da problemli rivayetlerin delil alınıp alınamayacağı da ayrı bir inceleme konusudur.
Zaten buradaki sorun parça parça Nursî'nin söyledikleriyle ilgili değildir. Sorun Nursî'nin Gayb ve Kur'an anlayışında yatmaktadır. Nursî'nin kıyametin vaktini verip vermediğinden çok, Kendi isminin ve Risalet'un Nur adını verdiği kitaplarının Kur'an'da otuz ayette haber verildiğini, Rüya aleminde Hz. Ali, Abdülkadir Geylani, İmam Gazali gibi şahıslarla görüştüğünü söyleyen (Bkz. "Sikke-i Tasdik-i Gaybî", Tenvir Neşriyat. 1999, Tümü, "Şualar", 8. Şua: Kerâmat-i Alevîye Bölümü, Tenvir Neşriyat, İst. 1993) bir zihnin temel mantığı muhkem Kur'an metninin yanısıra, klasik tefsir ve hadis usûlü açısından da ilmî değildir.
Gözden kaçmış olan dipnot eksikliğini hatırlattığı için Çelik'e teşekkür ediyoruz. Okuyucumuz "hiçbir eserinde söylememektedir" dediği 2. Meşrutiyetle ilgili ibareleri Meyve Risalesi olarak da ayrıca basılan Onbirinci Şua'nın hatimesinde okuyabilir. (Meyve Risalesi, Envâr Neş. 1990, s.149, Şualar, Onbirinci Şua, s. 225, Tenvir Neş., Çeltüt Matbaası, İst. 1960) İttihad İlmî Araştırma Heyeti'nin hazırladığı "Ahirzaman Fitneleri" başlıklı Risale-i Nur derlemesinde bizzat hazırlayanlarca bu konuda ayrı bir bölüm açılmıştır. Ayrıca Bahaeddin Sağlam "Kur'an'ın Evrenselliği, Tebliğ Yay." isimli çalışmasında yine aynı Risale-i Nur bölümlerini kaynak vererek şöyle demektedir: "Bu değişik sayılar, kıyametin kopuşundaki değişik oluşumlara işarettir." (s. 240) yine aynı eserin 248. sayfasında: "Tahlili: (1357 + 220 = 1577) ki; Kastamonu Lahikası'nda ayetten istihraç edildiğine göre; bu tarih, kıyametin kopuş tarihidir, "demektedir. Risale-i Nur'un ulaşabildiğim birçok Osmanlıca ve Latin harfli baskısında Kıyametin tarihi hususunda bir farklılık yoktur. (Ör. Bkz. Kastamonu Lahikası, Envâr Neşriyat 1993, s. 204; Zehra Yay. 2002, s. 263; Tenvir Neş. 1990, s. 30-33)
Said Nursî iddialarına göre kendi yazmış olduğu kitapları için "Kur'an'ın bu kadar ayât-ı meşhuresi icma ile ittifakla Risale-in Nur'a işaret ve tevafukları sarahat derecesinde onun makbuliyetine şehadettir. Ve Hak olduğuna bir imzadır ve şakirtlerine bir beşaret (müjde)dir. (Şualar, Birinci Şua, Sf.599, Tenvir Neş.) yine aynı yerde demektedir. Nursî'ye göre Kur'an'ın otuz ayeti Risale-i Nur'u haber vermektedir. Nursî hayattayken (1960 öncesi) basılmış olan Osmanlıca ve Latin harfli basımlardaki bu ifadelerin bugünkü baskılarda da tekrâren okuyucuya sunulduğunu müşahede etmiş bulunmaktayım. (Bakınız. Şualar, Sekizinci Şua; Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Sinan Matbaası, 1958, Tenvir Neşriyat 1982)
Said Nursî'ye göre Mehdi, Dinlerarası diyalog başlatan risale-i nur şakirdi bir kimse olacaktır. (Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Envar Neş. 1993, s.9 Sinan Matbaası, 1958 s.9-10) bu ibareyi gereken lüzum üzerine açalım; Nursî aynı eserinde diyor ki; "Bir asır sonra zülumatı dağıtacak zâtlar ise Hz. Mehdi'nin şakirtleri olabilir.("Şualar" Envar Neşriyat, 1993, s. 720), "Yüz sene sonra Nurların ektiği tohumların sünbüllenmesi ile aynen o geniş daire Nur dairesi olacak." (Emirdağ Lahikası-2. Envar Neş. 1992, s. 112)
Okuyucumuz dış düşmanlar varken neden bir sinek kadar bile zararı dokunmayan nurcuları eleştiriyorsunuz diyor. Eleştirinin saldırı olmadığını hatırlatmalıyız. Müminler birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye ederler. Herkesin kafasında farklı bir İslam varsa gerçekte bir birlik anlamına gelmez. Gönderiliş amacı hidayet olan ilahi bildirimi, örneğin uzayın gizlerini çözmek için okumak, sonuca götürmeyecektir. Çünkü o ne matematik, ne de fizik kitabıdır, Bilakis o, Allah'ın hayata ilişkin rehberliğidir.
- Ateş Hattında Kimlik İnşası
- ABD'ye Teslimiyet Zaruret Değil, Zillettir!
- Direnişin Ateşini Kim Yakacak?
- Ambargo Uygulamasının Irak'ta Yol Açtığı Etkiler
- Moğol İstilası ya da ABD Terörü
- ABD'nin Yeni Hamlesi ve Ortadoğu'daki Üsleri
- Iraklı Kardeşim Hüseyin’e
- “Teröre Karşı Savaş" Kampanyası İnsan Haklarını İhlal Ediyor!
- Ortak Payda: Kirli Savaşa Karşı Dayanışma!..
- Yaklaşan Savaş ve Ürküten Sessizlik
- Yaklaşan Savaş ve Sessizlik
- Saldırı karşısında tepkisiz kalmak alçalmaktır
- Amerikancı Koro İşbaşında!
- Başörtüsüne İlişkin Ger(ginleştir)ici Bir Yazı
- Fransa’da Müslüman lisesi
- YÖK mü Güçlü Hükümet mi?
- Kopenhag Zirvesi: Muhayyel Beklentiler - Somut Gerçekler
- Milli Dava Olma Sürecinde Kıbrıs!..
- F Tipi Ölümler ve Müslüman Sorumluluğuna Dair Bir Tartışma
- Bürokrasi Kuşatması Altında İktidar Olmak
- Kan Gölünde Güzellik Tutkusu!
- İnsanın Sonsuzluk Arayışı ve Tüketim Ahlakı
- Efruz Bey: “Hürriyete Layık Bir Kahraman”*
- Türkiye'de STÖ'lerin İmkanları ve Sınırları
- Kabaran Sabrımız