1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Safları Sıklaştırarak Yola Devam

Safları Sıklaştırarak Yola Devam

Ağustos 2003A+A-

Bizler mücadele içinde bir var oluş çizgisinin takipçileriyiz, inişler çıkışlar önümüzde. Ve bizler istikametimizde karar kılan bir bilincin taşıyıcılarıyız. Üzüntülerimizde de sevinçlerimizde de paylaştığımız duygular istikametimize olan bağlılığımızdandır. Bağlılığımızın rehberi Kur'an, niyeti ıslah ve tavrı şahitliktir. Dareyni kazandıracağına akl ettiğimiz de bu hattır.

Irak ateş altında. Türkiye emperyalizmin azap askeri gibi egemenlerin çıkarları uğruna Irak'a sürülmek isteniyor. Filistin, yol haritasının gösterdiği hatlarda örülen kalın duvarlarla nefessiz bırakılmaya çalışılıyor. ABD şahinlerinin dili dışarıda Ortadoğu'yu yokluyorlar. ABD'li güvercinler ise sadece görüntüyü düzeltmeye çalışıyorlar.

Sistem karşıtı hareketler, eylemlerinde en fazla Filistin bayraklarını taşıyorlar. Bayrakları taşıyanlar Filistinliler değil. Ama küresel kapitalizme karşı yükselen intifadaya omuz verme sorumluluğu gittikçe paylaşılmak istenen bir zincir. Ve Dünya Sosyal Forumu, küreselleşme ve savaş karşıtı hareketler el birlik bu zinciri dünya geneline yaymak için ön hazırlıklar yapıyorlar. 27-28 Eylül günleri tüm dünyada siyonizme ve küresel kapitalizme karşı eylem günü ilan edildi. 27-28 Eylül, şanlı Filistin direnişindeki Aksa İntifadası'nın üçüncü yıl dönümü.

Geçen ay Ankara'da Kürt Forumu yapıldı. Bazı sosyalist parti başkanları Ortadoğu'daki emperyalist işgal ve ABD hakimiyeti kırılmadığı müddetçe, Kürt sorununun da, emek sorununun da, kadın ve eğitim sorununun da çözülemeyeceğini ifade ediyorlardı. Ve Ortadoğu'da emperyalizmi yenebilmek ve ABD'yi kovabilmek için İslam kültürüne saygılı davranmanın gereğini anlatıyorlardı. Daha geçen Ocak ayında, Brezilya'da Filistin bayrakları ile yürüyen on binlerce muhalif ses, Ortadoğu'daki direniş çökerse sıranın kendilerine geleceğini belirtiyorlardı.

27 Eylül'e Türkiye muhalif kesimi daha şimdiden hazırlanıyor. Oysa bu konunun en yakın takipçileri Müslümanlar olmalı. Ve Müslümanlar olarak bu eylem dayanışmasını nasıl güçlü hale getirebileceğimizi oldukça canlı ve sıcak bir şekilde tartışabilmeli ve kitleleri harekete sevk edebilmeliyiz. Bilmeliyiz ki 27 Eylül'e sahip çıkmak Türkiye halkının veya halklarının geleceğini ipotek altına almak isteyen ABD'ye, Siyonist rejime ve işbirlikçilerine karşı olmak demektir.

İnşallah gelecek sayımızda 27 Eylül eylemliliğine ait nasıl bir gündem ve plan takip edebileceğimizle ilgili istişari tespitleri sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Bu sayımızın gündeminde Uyum Paketleri bağlamında gelişen, siyasal özgürlüklerin genişletilmesi konusuna değindik. Bu adımların ne ölçüde samimi ve tutarlı olduğu tartışmaya açık. Egemenlerin alışkanlıklarından kolay vazgeçmek istemedikleri de gayet belirgin. Bunun örneklerini DGM'lerin işleyişinde görmek mümkün. 135. sayımızda yayınlanan 'Teslimiyeti Değil Alternatifi Tartışmalıyız" başlıklı başörtüsü direnişini konu alan yazısı dolayısıyla Esra Çifçi arkadaşımız hakkında İstanbul 2 nolu DGM tarafından, TCK 312. maddesinden açılan dava da bunun somut bir örneği. Esra Çifçi kardeşimizin 14 Ekim 2003 tarihinde saat 9:30'da görülecek davasını okuyucularımızın da takip edeceklerini umuyoruz.

Dergimizin bu sayısının ağırlıklı bölümünü, 8 Temmuz 2003 Salı günü Malatya Hekimhan yolunda bir trafik kazası sonucu yitirdiğimiz değerli kardeşlerimiz Macide Göç ve Özlem Özyurt için ayırdık.

Onlar hayatları ve ölümleriyle Allah'ın dinine şahitlik eden değerli iki kardeşimizdi. Hayatlarını vahyi bilgi ve tavırla bezeyerek yaşadılar. Tevhid, adalet ve özgürlük arayışı içinde kulluk görevlerini yerine getirme bilinci içindeydiler. Allah'ın dinini yüceltmek amacıyla Allah'ın yürüyen ayetleri olarak nitelenen Müslümanlarla buluşmak için çıktıkları yolda Hakk'a yürüdüler, Rabb'lerine kavuştular.

Kimlikleri, etkinlikleri ve mücadeleleriyle bize ışık tutan öncü ve örnek insanlar üzerinde durmanın asıl amacı, kuşkusuz, onları yalnızca saygı ve rahmetle anmak değil, onların doğrularını ve çabalarını daha ileriye götürebilme sorumluluğudur. Macide ve Özlem hanımların bıraktıkları boşluğu doldurmak için tevhid ve adalet mücadelemizde saflarımızı çok daha fazla sıklaştırmamız gerekmektedir.

Çaba bizden, başarı Allah'tandır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR